Cuma, Aralık 31, 2010

çeteleme

geçmişi çok hatırlamam, yani bazı spesifik şeyler dışında sanki eskidekiler rüyaymış gibime gelir.ama işte bazı zamanları çok net hatırlarım.örneğin geçen sene doum günümde nerdeydim, ne yapıyordum hatta nasıl bir ruh halindeydim, ne düşünüyordum gibi.
yılbaşı da onlardan biri.
tam olarak geçen sene yılbaşı gecesi nerde olduğumu, nasıl oturduğumu, o anki ruh halimi çok net bi şekilde hatırlıyorum:
tutakta ilk aylarım, yalnız kalmamak adına bizim hemşirelerden birinin evinde oturup sakin sakin yılbaşına girmeyi planlarken, seneye bu zmn.da mecburi hizmetim çoktan bitmiş olacak ve ben yüksek ihtimal hatta kesine yakın bi ihtimal evimde olacağım.ay acaba o günler gelir mi die düşünürken, geldi de geçti bile.
2o1oa da eşyalarımda başka bi hemşirenin kusmukları bi yandan, dier tarafta içip sinir krizine girmiş dier bi hemşireyi sakinleştirmeye çalışıp onun üstünü temizlemekle uraşırken, o zmn.lar bana aşık olan mehmeti yardıma gelmesi için çağırıp, daha sonra sinir krizine girmiş hemşirenin komşusu olan bir dier hemşire ve bi röntgen teknisyenin sesler üzerine eve gelmesiyle, kalabalık ve düşüncemiz ve arzumuzun aksine gayet gürültülü girmiştik.
aslında öle yeni yılmış falan çok da önemli deildir ya da başkaları kadar değerli değildir benm için ama işte dedimya, böle spesifik zmn.larda bi çeteleme zmn.ı gibi hissediyorum.geçen sene o zmn.dan bu zmn.a geçen/yaşanan şeyler geliyor birden aklıma.
bazen saatler geçmek bilmezken işte bi yılda geçti bak diyorum.
bu yıl da geçti.geçti ama nasıl.
dengeler değişti, yeni kimseler tanıdım, eskilerin bazılarını sildim, yeni tanıdıklarımı sildim, ben kendim çokça değişitim.
yılbaşına beraber girdiğimiz o hemşireyle memet evlendi sonra(dualarım kabul oldu).
sonra heralde bi daha çok muhatap olmam dediğim memetle, aynı sağlık ocaında çalışmaya başladık, arkadaş olduk.
ben seneye bu zmn.da artık burada olmam die düşünürken, hala buradayım.nasıl ve ne zmn gidicem hala bilmiyorum.(hiç olmazsa yeni yıla tutakta girmeyelim die buraya göre fazla lüks-=))- olan erzuruma gitmeye karar verdik bu arada.biraz gezer alışveriş yaparız dedik.)
itiraf ediyorum, hiç bi alanda/konuda kendimi geliştirecek bişe yapmadım şu bi senede.tek istediğim/amacım bi an önce buradaki günlerimin sona ermesiydi.sadece günleri geçirdim yani burda.
şimdi benm için fazlasıyla silik geçmiş olan bu yıl sona ererken, yeni yılın böle geçmemesini diliyorum.
inşallah bi sene sonra bu zmn.da yine sevdiklerime sahip olmak istiyorum.
ne diim şimdiden mutlu yıllar=)

biterken:gripin-hiç gelme gideceksen

Cumartesi, Aralık 25, 2010

tutak 'mode on'

vee işte masal biter, büyü bozulur.
ne zmn geçicek bu halim die baya bi endişeyle beklemem sonunda son buldu.endişeyle beklememin sebebi, hani güzel şeyleri kaybetmek istemezya insan, her an bitecek die korkar,heh işte benimki de öyleydi.bitti.
son bi haftadır cebelleştiğim, o suskun, mutsuz halime dönüşmeme çabam yenik düştü ve işte 'tutak mode on'.
aslında tek ihtiyacım alan biraz güven duymak,kendimi bırakabilmekti, biraz sakinleştirilmekti, tmm ii olacak tesellisini duyup güç bulmaktı.
bişey deil bu ruh halimden dolayı yanlış dala tutunmaktan korkuorm hatta böle giderse iki kötüden iiyi seçicem gibi.istemesem de.bakalım.
nasılsa uzatmaları oynuorm, istediim her an burdan gitme şansım var rahatlıım da kalmadı.aralıkta bitecek olan sözleşmemi yenilemeyip istifayı basarım gibi gözüküyor.
tam 14ay18gündür burdayım.
ekrem haklıydı sanırım, bişeyler için başka bişeyleri feda etmek gerekiyor.
hem yardan hem serden vazgeçmemek gibi bişe yok.
ama atilla da haklı, biraz sabretmek de baya artı.
bilmiyorum.her zmnki gibi.
anhedonia.
itiraf ediyorum, burda uzatmaları oynuyor olmamda tamam kazanç faktörü var ama 8-9yıl sonra eve dönme düşüncesi/endişesi daha büyük bi faktör.
evet bu beni resmen korkutuyor.
sürekli ne olacak düşüncesini erteliyordum ama bununla yüzleşmem gerekiyor sanırım artık.
hayırlısı.
aslında şöle bişe olsaya, tüm iletişim araçlarını kapatsam, bilmediim bi yere gitsem, düşünmesem hiçbişeyi,sorumlu olmasam hiçbir şeyden.bi süre yok olsamya.


biterken:manga-alışırım gözlerimi kapamaya

Perşembe, Aralık 23, 2010

yavaş yavaş öğreniyorum, en azından öğrenmeye çalışıyorum.akışına bırakmaya.eet baya bi zor oluyor ama en azından çabalıyorum.gerçi henüz tam olarak uygulamaya koyamıyorsam öğrenmiş sayılmam ama.
karışmıyorum, deiştirmeye çalışmıyorum.
ii di mi.

biterken:mor ve ötesi-araf

Salı, Aralık 14, 2010

ait?

evime gidiyorum sanki hep ordaymışım gibi, buraya geliyorum sanki hiç evime gitmemişim gibi.
bu fazla aidiyet duygusundan mı kaynaklanıyor yoksa aidiyetsizlikten mi?

biterken:tnk-söyle ruhum

Çarşamba, Aralık 08, 2010

sadece yalnız

sanırım hep böyle yalnız olacağım.yani bu benim tercihim olacak.dıştan bakınca şikayet ediyor olacağım belki ama aslında içimden bu durumumu seviyor olacağım.gibime geliyor.sanırım.

biterken:tnk-yine yazı bekleriz

Çarşamba, Kasım 17, 2010

@nkara

sonunda evime geldim.özlemişim.herşeyi.ankarayı bile.şu souk şehri özleyebileceim aklıma gelmezdi.
bi aksilik olmazsa yaklaşık bi ay burdayım.ohh=)

biterken:gripin-gözyaşlarım değil onlar

Pazar, Ekim 31, 2010

filmler hayat olsa

hayat filmlerdeki gibi yaşanmıyor arkadaş!

Sen bu yaşa geldin bunu daha yeni mi öğrendin dersen hayır tabiki.Zaten günlük hayatta yaşadıklarımızın filmlerdeki gibi olmasını beklemeyiz normal şartlar altında.Yani filmleri kafamızda kurup sonra onları yaşamayı beklemeyiz zaten.

Ama istisna durumlar vardır.Yani bazen böle tek başınıza uzun sayılabilcek kadar bir süre oturduktan sonra beklenilenin gelmesini, gerçekleşmesini isteriz.Ya da yapılan yanlışlar ne kadar çok olsa da arkadaş grupları olan dizilerden etkilenip yeniden hiç tartışmamış gibi davranmak, köşeyi dönünce bi mucize beklemek, otobüsü kaçırınca ilk başta sinirlensek de bi sonraki otobüsün bizim için daha ii olduunu görmek, işimizden memnun deilsek ordan ayrılıp daha iisini bulabilmek, hayallerinin peşinden gitmek uğruna bissürü risk alabilmek isteriz.

Evet gerçekten bunlar normalde aklımıza gelmez belki ama bu sahnelerle başbaşa kalınca hayatta bi bakarızki izlediğimiz filmlerde de benzerleri vardır.Sonra salakça bi ümit kaplayıverir insanın içini, son bi umut kırıntısıyla bekleriz madem sahne benzer o zmn sonu da benzer olsun die ama olmaz işte.Kasmanın anlamı yok.Bi de üstüne üstlük iice kırılır umudumuz, hayır niyeyse anlamam.O film işte bu da hayat.Öle.

Bizim sevdiğimiz bizi sevse ya da bizi seveni sevebilsek biz de, yanlış anlaşılmaları filmlerdeki gibi rahatça toparlayabilsek, karşımızdakilerin sorduğu sorulara istemesek de olumsuz cevaplar verdiğimizde karşı taraf inanmasa,filmlerdeki gibi nayır nolamaz yalan söylüyorsun repliğiyle yanıt verse, yaptığımız işte en ii olsak herkes bize hayranlıkla baksa fena olmazdı aslında ama.Ya da hayatımızı etkileyecek bi dönüm noktasında doğru kararı verebilsek, bi şekilde hırs yapsak çok başarılı olsak ama aynı zmn da hiç bi eğlenceden de kısmamıza gerek kalmasa, sevdiğin seninle olsa sen de sevdiğinle, gitmek-geride kalmak-arkada bırakmak olmasa ya da olsa bile bi zmn sonra taraflar ne kadar hata yaptığının farkına varıp birbirlerini daha da çok sever bi şekilde bi ömür mutlu yaşasalar da gökten 3 elma düşse, tam ayrılık olacaı vakit olmasa, (her türlü )işler sarpa sardığında bi anda bi peri tozuyla süpper hale gelse, ...
güzel olurdu be.


biterken:reamonn-sometimes

Pazar, Ekim 10, 2010

1o.1o.1o

aile hekimliğine geçsem mi, geçmesem mi die düşünürken zmn geldi de çattı bile.resmen tepeden inme bi şekilde yrn aile hekimi olarak işe başlıyoruz.ben de ilk kez 8ekim2oo9da adımımı attığım sağlık ocağımdan pılımı pırtımı toplayıp tamı tamına bi sene sonra 8ekim2o1oda çıktım.


aslında başına dönmek gerekirse;


ben bu zmn.a kadar bi miktar rapor aldım malum, e mecburide de alınan raporlar sona ekleniyor.işte benm aldıım o raporların eklenmiş haliyle mecburim ekim sonunda bitiyordu.dolayısıyla ben de 11ekimde başlayacak olan aile hekimliine geçmeye karar verdim.29ağustosta(ki kendisi benim doum günüm olur)yerlerimiz belli oldu.ben düzenim bozulmasın zaten çok kalmıcam die tutaktan bi yer seçme düşüncesiyle gittim.bizim ilçeden en yüksek hizmet puanı olan da ben olduum için ilk tercihi yapıp istediim bölgeyi seçtim.En az sorunlu olan köyleri seçtim ama bu sefer de sağlık ocaım deişmiş oldu.Gerçi kaldıım yere daha yakın bi sağlık ocaına geçmiş oldum ama (zaten tutak baştan sona ne kadarki!) işte malum deişikliklerle arası pek ii olmayan ya da alışkanlıklarını kolay kolay bırakamayan ben için biraz zor olacaktı bu=))yerlerimizin belli olduğu o gün sözleşmelerimizi de imzaladık.


Geçen hafta il sağlık müdürlüüne gittik bikaç şey için.Gitmişken kalan mecburi hizmet süremi de soriim dedim aman Allah ım ne desin ordaki kadın:mecburim bitmiş üzerine 8gündür fazladan yapıyormuşum.Ben tabi inanamadım defalarca da sordum.Ama işin garip yani aldıım raporların hiçbiri işlenmeiş.Yani aslında daha 55günüm olmalıyken bitmiş gözüküyor.Kadına da bişe diyemedimki benm daha raporlarım vardı ama siz onları saymamışsınız die.Sonra pc den çıktı aldı, o çıktıyla beraber bi üst yazı yazıyorlarmış, sonra onu sağlık müdürü ve vali imzasıyla bakanlığa gönderiolarmış,bakanlık da okuluma yazı gönderiomuş bu mecburi hizmetini bitirmiştir die(kendime bu dedim bak=))).


Ee işte benm orda kafam karıştı.Şimdi ben ne yapacaktım?Ya anında istifamı verecektim ama artık devletin hiç bi kurumuna güvenim kalmadıı için göze alamadım yani ben istifamı verdikten sora derseler bana senn daha 55günün var die o zmn naparımki?E istifa etmesem de bu sefer aile hekimliine geçme dönemi gelcek ve ben de aile hekimliinden istifa edicem bu sefer sözleşmeden istifa ettiim için iki ay da istifadan sora beklemem gerekecek.Bi de bissürü masfar yapıcam aile hekimlii için.Kalıcı olmayacaım için de masraflar boşuan gidecek.Gittim sağlık müdür yardımcısıyla konuştum.Tabi adama da demedim benm 55günlük raporlarım sayılmamış die.Ben senn yerinde olsam istifayı basar giderim dedi.Al sana bi karar dönemi daha.Uçuklar, sivilceler çıkardım stresten.Hayır işin garip yanı artık sistemler nasılsa bi pc den bakıoar siz şu kadar gün rapor almışsınız diolar yani raporlarım işlenmemiş deil ama mecburi hizmet günümü sayarken de raporlar gözükmüyor.


En sonunda işimi garantiye almadan, benm yazım okuluma varmadan istifa etmemeye karar verdim.Bu kadar dayandım sonunu da getiriim dedim.


Sonuç olarak yrn sağlık müdürlüğünün de üstün (!) çalışma ve yardımlarıyla(!) aile hekimliine geçiyoruz ağrı olarak.


Biz doktorlar kendimizi geçtik müdürlük o kadar lakayt, o kadar işini geciktirmişki, mesela bilgisayarlarımıza program yüklenmesi gerekiyor hala tamamlanmış deil, güya biz sedye-masa-pc gibi aletleri müdürlükten kiralayabilcektik, şimdide bişe demeden bilgilendirmeden yenilerini temin etmeyi bırak sağlık ocaklarında olan eşyaları bile topluyor müdürlük.


Bi de ilçelerdeki tüm doktorlar aile hekimliine geçtiği için ve acillerde hiç dr kalmadıı için nöbetleri kim tutacak:biz.Sırayla bi de acil nöbeti tutucaz, karşılığında hiçbişey almadan.Sevgili sağlık müdürümüz bunu bizden rica etti!en azından böle bişe isteyebilirmiş.Çok destek olup çok yardımcı oldularya bi de rica ediolar.Hastaneye kazandırdıımız tüm sermaye de hastanenin dier çalışanlarına verilecek.Nöbetten sonra da off die bişey olmayacak,direk sağlık ocaklarımıza gideceğiz.


Doktorun biri 'bizim ilçemizin bazı köylerinde can güvenliği yok.Jandarma bile bize gitmeyin diyor, giderseniz artık sorumluluk bizden çıkar, biz sizi uyardık diyor.Biz buralarda ne yapacağız?' die sordu.Sağlık müdürümüz ne dese beğenirsiniz (abartmadan aynen yazıyorum): 'siz devlet memurusunuz, eer canınızı devlet memurluunuzdan çok seviyorsanız bu işi bırakın.Zaten sokakta yürürken de araba çarpabilir, başınıza bişe gelebilir.Madem öle dışarı da çıkmayın.' İkisi aynı şeylerya. Nefret ettiriyorlar iice kendilerinden.Tamam yani oralara git de diyeceksen yine de, git demek var git demek var.Bari 'tmm siz de haklısınız ama oralara da gitmek lazım' falan de.Biraz motive et, destek verici şeyler söle.


Amaan nese az kaldı inşallah.Sabır=)


Yarın da yeni dönemin ilk günü.Hadi bakalım hayırlı uğurlu olsun inşallah=))





biterken:pinhani-seni bana anlatırlar

Perşembe, Ekim 07, 2010

meslek hayatımın birinci yılında...

...bir yılımı kaybettim hükümsüzdür

bu biraz içini dökme, iç rahatlatma amaçlı,biraz şikayet etme, biraz kabullenmeli bi yazıdır...

tam bir sene oldu buraya geleli.çokça yağışlı bir ekim günü babacımla beraber önce erzuruma sonra ağrıya gitmiştik ne yapacağımızı bilmeden, nereye gideceğimizi bilmeden..fazla çok fazla yağmur yağıyordu.önce il sağlık müdürlüğünde başlayışımı yaptırdık sonra kalacak bi yer bulduk akşamı geçirmek için.ertesi gün ilk kez tutağı gördüm.ağrı-tutak arasındaki yoldan ilk geçişimi hatırlıyorum.Allah ım o yol bitmek bilmemişti.o yoldan kaç defa geçtim, her iklimi gördüm o yolda, daha kim bilir kaç defa geçeceğim.İtiraf ediyorum hayatımda ilk defa 'ilçe' olayıyla karşılaşacaktım.Nasıl bir yerdiki acaba?

Bir senedir devlet memuruyum, bir senedir aktif olarak doktorluk yapıyorum.

Ben burda çok ağladım, çok zırladım,çok insan tanıdım, çok insan da kaybettim.İnsanlardan nefret ettim, doğru meslekte miyim die sorguladım, yardım ettim, kötülük yaptım...

Çok insan tanıdım, aklıma gelmeyecek bağlar kurdum.

Sonra kimseyi aramadım, telefonlarını açmadım, konuşmadım kimseyle, aramızdaki bağları kopardım.Bunu isteyerek yapmadım yani kopmak geliyordu içimden çou zmn. öyle yaptım ben de.Bilmiyorum döndüğümde bunları nasıl telafi edeceğim.

En çok gezdiğim zmn.lardan biri oldu belki de.Bu iiydi.

Her iklimini gördüm buranın.

Doğudan, doğuludan nefret ettim.Ve sanırım bu tüm hayatım boyunca böyle sürecek.

Önceden sevmediğim karadeniz insanının burdayken kıymetini anladım.Hatta işte kendime ukte de veriyorum uygun bi zmn.da buraya yazacağım karadeniz vs. dou insanı die.

Çok ağladım yaws ben burda.Harbi ama.Normalde öle zırlak bi insan da deilimdir aslında ama işte öle oldu.

Hee bi de hani mesela insan bi dönemi geçirince geriye baktıında ne kadar zorluk ya da üzüntü yaşamış olsa da aklına hep güzel anlar gelirya.İşte ben şimdi geriye bi senelik döneme baktıımda aklıma hep sıkıntılı, üzgün anlarım geliyor.Hiç mi olmadı güzel şeyler.Tabiki oldu ama 3 yanlışın bir doğruyu götürmesi gibi sanırım kötü şeyler güzelleri öldürüyor kafamdaki.

Çok küfrettim bi de ben burda.Benim buraya gelmemde en ufak parmağı olan herkese küfrettim hatta huyum olmamasına rağmen çok da beddua ettim bak hala onların kabul olmasını diliyorum.Bilmiyorum bu belki biraz da kendime bi 'suçlu' seçip kafamı rahatlatma amaçlı bişeydir.Belki de.

Çok insan tanıdım burda.Çok insan görünümlü hayvan da tanıdım.O hayvanlar yüzünden insanlardan da nefret ettim.

Meslektaşlarımdan soğudum, mesleğimi sorgular oldum.

Bi de adakta bulundum ben.Bak buraya da yazıyorum kazasız belasız hayırlısıyla evime bi döniim kurban kesicem.Harbiden ama.

Devlet işlerinden nefret ettim.Allah devlet dairesine işimizi düşürmesin dedim çokça.Düşürmesin inşallah da.

Sonra uzaktan bıdı bıdı konuşup doğu şöyle, doğu böyle diyenlerden nefret ettim, herkesin bir süreliğine 'yaşamak' için buralara gelmesi gerektiğine inanır oldum ama öyle bi-iki haftalığına gezmek, görmek amaçlı gelmek deil mesela en az altı ay içinde yaşayarak gelmek gerek, işte ancak o zmn dou hakkında konuşma hakkına sahip olabilirler insanlar.

Çok özlem çektim burda.Ama gerçekten çok özledim herkesi, her şeyi.Eskiyi, bursayı, dostlarımı en çok da ailemi.Allah daha başka özlemler çektirmesin inşallah=)

Hep nefret etmedim tabiki.Ama işte onlar ağır bastı dedimya.


Ne de olsa burası benim ilk göz 'ağrı'mdı.Bi daha yolumun düşmemesini umsam da.

Kabullenir oldum bazı şeyleri.Bunun sebebi alışmak mı yoksa kabullenmeyip üstüne gidecek gücüm olmaması mı bilmiyorum ama öle artık.

Çok insan tanıdımya, sevdim de ben onları.Mesela şu an bi oda arkadaşım var.Başka bi ortamda olsa muhtemelen tanışıp kaynaşmazdık.Mesela sabahları ferdi tayfur, akşamları da bilmediim başka şeyler dinliyor.Ben ki ferdi tayfurun en bilinen bi şarkısını bile bilmezken(benm için onun en bilinen şarkısı bile yoktur mesela), onu da kabullendim.çok karışıyor, çok müdahaleci, benden nerdeyse on yaş büyük.ama ii biri.seviyorum onu da.

Sonra bizim sağlık ocağındakiler var.Bir senedir varlar benim için.İiki de varlar.Yoksa çok ama çok çekilmez olurdu buralar.Onların desteklerini hayatım boyunca unutamam sanırım.Unutmiim de zaten.

Biz burda varya asker arkadaşı gibiyiz.Yani bana öyle geliyor en azından.Hani olurya asker arkadaşları hiç unutulmaz, yıllar sonra bile görüşülür.Biz burda hemen hemen aynı şeyleri yaşayan, evinde çook uzaktakiler olarak bu günlerde yaşanılanların unutulacağını da sanmıyorum.

Bazen diyorum ben nerdeyim, lisedeki zeynep nerde şimdiki ben nerde?lisede yada üniversitedeyken buralara geleceğimi söyleseler gidin işinize derdim.Buraları görmek de varmış.

Daha uzar gider böylece, ben de aklıma geldikçe eklerim.

Sonuç olarak burda ii-kötü bir yıl geçirdim.Tabiki çokça şikayetçi bi insan olsam da şükrettim halime.
Kime ben burdayken çok zırladım desem tamam işte ii olgunlaşmışsındır diyorlar.Olgunlaşmak?Eğer kastettikleri şey içimin pörsüdüğünü hissetmek, kendimi 4o-5o yaşlarında hissedio olmaksa eet doğru söylüyorlar.Peki ben bunu istiyor muyum?Hayır.Ben eski beni, burdan önceki halimi özlüyorum.Ne olursa olsun burdaki bir yılımı kayıp ilan ediyorum ve elimde olsa aynen filmdeki gibi beynimin bu seneki kısmını sildirirdim.Her ne kadar ileriki yıllarda belki buranın bana faydası dokunacak olsada...

Burda tanıdığım, önceden tanıyıp burdayken hep yanımda olan, destek olan tüm herkese teşekkür ederim, arayıp sormadığım, soranlara cvp vermediğim, bağımı kopardığım, kırdığım kişilerden de özür diliyorum ama o sadece burdaki ruh halimden kaynaklanan bişeydi, en kısa zmn.da geçmesini ve onların da benim burdaki halimi unutmalarını diliyorum.

biterken: mor ve ötesi-araf

Pazar, Eylül 19, 2010

eskilerden

beyleeerrr çök çök çök çök :) kızlar kapıya bakın, pınarbaşı burma burma yar yar ...nevzat hoca geliyooooo dağılınn sonrası malum ;)

Şimdi Baylar Bayanlar, ilk kaybımızı veriyoruz,ilk böcek aramızdan uçuyor,Yusuf Buğday teklifi kabul etmedi, kutusuna gitti ve büyük ödülü kazandı,kısacası Yusuf kardeşimiz 26 Eylül akşamı evleniyor,
şimdi böyle bir etkinliğin organizasyonunu da kim yapar tabii ki Onuuurrr Sancaaaarrr :)

Yusuf çoğunuza haber vermiştir ama bir yandan da tezini yetiştirmeye çalıştırdığı için çok yorgun adam,bende lise tayfası işini elime aldım,Plan şudur dostiler:Gelecekler bana 5 gün içinde haber veriyor ve ben sayıyı ve masa düzenini boy sırasına göre hazırlıyorum :)

Ankara dışından gelicekler ne zaman geliceklerini ve kaç gün kalıcaklarını ayrıca belirtiyo,kalıcak yeri yoksa yer ayarlıyorum onun için ;)
Herkes gelmeye çalışıyo,şartlarını zorluyo,hiç olmadı otostop çekiyo :)
E tayfası olaraktan Yusuf kardeşimizin nasıl dostları var gösterelim aleme go cougars :) bu kadar gaz yeter kendimi sami yende amigo sandım gercekten..
Velhasıl kelam, bana feysbuktan mesaj atın,duvarıma yazın,cepten arayın felan bi şekilde haber verin

Burdan ulaşabildiklerime ulaştım,olurya burdan unuttuğum olur,burda olmayanlar var onlar olur,darılma felan olmasın sizin aklınıza gelenleri arayın ve bana haber verin,hadi sağlıcakla kalın detayları kişi sayısına göre konuşcaz :)

Büyük gün 26 Eylül Pazar MEKAN: Ulus'ta Ankara PALAS eski TBMM karşısı, size güzel bir videoyla veda ediyorum,haden öperim hepinizi, görüşürüz 26 eylülde ;)

facebook mesaj kutuma bugn gelmiş bu.liseden sınıf arkadaşımdan.duygulandım yaws.hoşuma gitti.özledimmm.

biterken:pinhani-zaman beklemez



Cuma, Eylül 17, 2010

hesaplar-yaşananlar

şu hayatta öğrendiğim bişe varsa o da hesap yapmamak gerektiğidir arkadaş! he gel sor ki sen öle yapabiliyor musun die yok tabe de olsn uygulamaya koyamadıysam da öğrendim en azından, gerçi henüz uygulamaya koyamadıysam tam olarak öğrenmiş sayılmam belki de ama.

insan ne(ler) düşünüyor, umuyor, bekliyor ama neler yaşıyor. çok kısa bi zmn dilimi içinde bile olaylar bissürü kez biçim değiştirebiliyor.
kendimce güya planlıyor, hesap yapıyorum şöle olsun böle olursa öle olsun diorm sonra olmuyor tabi öle değişik bi yön çiziyor olay kendince, benm düşünmediğim, aklıma gelmemiş bir yön sonra yeni gidişata göre bi yol çiziyorum kendimce ee ne oluyor hoop olay bu sefer başka bi yöne sapıyor.derken bazen dönüp dolaşıp benm istediğim yere geliyor gelmesine ama ben o olay benm istediğim yöne doğru gelirken büyükçe bi yuvarlak tur atarken ben de bi taraflarımı yırtıorm, çırpınıyorum, sinirlerimi bozuyorum her ne kadar hepsi nafile olsa da, sonra olacak oluyor zaten. ama her şeyde olduğu gibi bu huyumu annemin suçu olarak nitelendirebilirim sanırım=))nasıl olsa annem bu durumu kabullenmiş durumda o da söylüyor tabi tabi sizin yaptığınız her şey benm suçum die=)
aslında aklımdan çıkarmamam lazım, her şey insanın istediği gitmez ki zaten bazen bizim istediklerimiz bizim için ii olmayabilir de di mi ama.her şeyin mükemmel olmasına da gerek yok tabi olsa fena olmazdı ama=) sonuç olarak kabullenmeliyim şunuki;insan her şeye hakim olamazki yusufunda dediği gibi hakimiyet Allah'ındır=))

biterken:şebnem ferah-sarılarak ayrılsaydık

Salı, Ağustos 31, 2010

grdp




böle sanki bi hortumun ya da girdapın içindeyim gittikçe derine gidiyorum(sanırım bu girdapta olur), elim böle uzanıyor dışarıya ama ben hala batmaya dvm ediyorum.boğuluyorum.kurtaran da yok.
(bu resmi buldum durumuma müsait nitekim orda kalp olmıcak zira kalpli şeyleri pek sevmem,kullanmam genelde)














biterken:jeff buckley-hallelujah

Pazar, Ağustos 29, 2010

25i devirirken



  • ben kendimi bile anlamakta zorlanıyorum bazen, gerçektan bak.böle yalnız olmayı kendim istiyorum, hatta bunu çoğunlukla kendim tercih ediorm, ilerde kırılıp yeniden toparlanmayı göze alamadığım için baştan girişleri kapatıyorum tmm memnunum da ama tutakta odamda tek başıma yeni yaşıma girio olmak da çok hoş deilmiş aga.

  • şöle bişe olsa sevgili adı konmasa mesela ama öle olunsa yani böle istediimiz zmn sevgili moduna geçip sonra istemediimizde yalnız takılıp sonra...saçma=)

  • ya da ben burdan gidene kadar kullanabileceğim kısa dönemlik bişe olsa, gerçi kullanmak tabiri burda fazla kaçtı biraz yanlış anlaşılmasın ama.

  • oy oy.bugn benm doum günüm.sağlık müdürlüünden aldım bugün hediyemi.aile hekimliine geçsem mi geçmesem mi die düşünürken yerlerimizi bile seçtik bugün, bizim ilçede ilk tercih yapan bendim yani burda istediim her yeri yazabiliyordum da o da zor bi durumdu ama nereyi yazsam die çok düşündüm, bi yer seçtik artık bakalım hayırlı olsun dielim.bunu da kendime armaan ediorm o zmn.


biterken :tnk-bu şarkıyı söyleyin

Çarşamba, Ağustos 18, 2010

vitreus dejenerasyonu

sabah erkenden ağrıya koyulduk, şu aile hekimliğine geçmek için dilekçelerimizi vermek amacıyla.geçmek-geçmemek arasında kalmışken, dilekçemi veriim de en azından listede adım olsun istemezsem kura zmn.ı çekilrim düşüncesiyle verdim dilekçemi hadi hayırlı olsun bakalım.
ağrıya gitmişken uzun zmn.dır gözümdeki şu siyah noktacıklar için bi göz dr.una gidiim dedim.ee nereye gidicem:ağrı devlet hastanesi.Allah ım inanamıorm=) buralara hasta rolüyle gelmek de varmış=)
bi boşnak dr. varmış ağrıda.kbb uzmanı.daha önceden de bikaç sefer reçetesi gelmişti bana repete etmem için.geçenlerde de bizim hemşirelerden biri çocuğunu götürmüş ona, çok tatlı orta yaşlı bi adam die anlattı.ben nedense genç olarak düşünmüştüm;sen taa bosnadan kalk ağrıda çalış, heralde o yüzden genç olduunu düşündüm.ay ne alaka şimdi bağlantıyı anlatamıcam nasıl kurduysam artık neyse işte sonuç olarak hafif tontonumsu bi amca olduunu duyunca nedense bi içim kaynadı, yine her zmn.ki gibi kan kaynaması oldu sanırım=) bi de böle konuşması falan resmen deişikmiş yani resmen boşnakmış artık o nasıl oluyorsa?!=) ay işte kısacası ağrıya gitmişken onu da bi göriim dedim, zaten ağrı devlete yakın bi özel hastanede çalışıomuş.saat biri yirmi geçioordu hastaneye gittiğimde, poliklinikler kısmında onun odasını bulmam zor olmadı, ne zmn gelir dedim bir buçukta dediler.hastalarla birlikte beklemeye koyuldum.o sırada bizim sağlık memurlarından birini gördüm çocuunu dr.a getirmiş ve böylece tutağa dönüş aracımı da bulmuş oldum.
saat tam bir buçukta acele acele birisi geçti ay resmen boşnak buu=)odasına girdi.peşinden bi hasta.neyse onu bekliim bari dedim.o hasta çıktı dieri girerken ben de kapıdaki görevliye ben dr.um, muayene olmıcam esat beyle bişey konuşcam diince beni içeri aldı.ama o sırada içerde bekleyen başka bi hasta da varmış.esat bey(soyadı boşnak) ters ters baktı bana bi, o sırada bi önceki hastaya reçetesindeki ilaçları nasıl kullanacağını anlatıyordu, sonra o çıktı sıradaki hasta geldi.esat bey biraz sinirlice içerde hasta varken başkasını nie alıosunuz die çıkıştı hemşireyle güvenlik görevlisine.(şu ilk bakışta çok sıcak olmayan, ciddi,asabi,kızgın görünen genel olarak gözlemlediğim boşnak görünümüne fazlasıyla uyuyordu).görevli o hasta deil dr.muş sizinle bişey konuşcakmış deyince ne konnuşcakmış dedi kızgınca, sonra yanıma geldi ben de o sırada kendimi tanıttım, ben tutakta dr.um, yarı boşnağım sizi görmeye geldim falan diince yüzü çok mutlu bi ifade aldıi güldü elini verdi, sıktı elimi baya kavrayarak bırakmadı uzun süre.çok tatlı bi amcaydı.babama benziodu yaws=) yarı türkçe-yarı boşnak şivesiyle ne kadar zmn.dır burda çalışıosun, ne kadarın kaldı dedi.nerelisiniz die sordu, izmirde mi istanbulda mı yaşıosunuz dedi.cevap verdim.benm baba tarafım oralı, taşlıcadanlar dedim, bende bibuçuk ay önce gezmeye gittim, çok beendim oraları dedim.o saraybosnalıymış.bizden istanbulda, bursada, izmirde çok var dedi.bursa-saraybosna tamamen aynı dedim.eet dedi.ben mostara saraybosnaya gorajdeye gittim dedim.gorajdeye gittiğimi duyunca şaşırdı(tahminen çünkü ulaşımı sorunlu bir bölge gorajde ve çou boşnak bile henüz gitmemiştir oraya), ben orda doğdum dedi.ben en çok gorajdeyi beğendim dedim.sen bu zamana kadar yanıma nie gelmedin dedi.ancak fırsat oldu dedim.ee siz neden burdasınız dedi.31ağustos son, ben o zmn gidiyorum burdan, mecburim bitiyor dedi(anlamadım ben bu kısmını.özel hastanede mecburimi yapıyor ki?). nereye gidiyorsunuz dedim, istanbula dedi sen oraya gel die ekledi.ne kadardır burdasınız dedim.3sene olmuş.zaten sırada bekleyenler olduğu için çok konuşamadık, 31 ağustosda gidiyorum ben burdan dedi, o zamana kadar yine gel dedi.tmm dedim.en son çıkarken bosnada sürekli dedikleri gibi Alla. emanet ol dedim ve çıktım.ama sanki yüzünde toprağını görmüş olmanın verdiği(sanırım hayatımda ilk kez toprak kelimesini bu manada cümle içinde kullanmış oldum böylece de=))bi mutluluk hissettim.bilmiorm birden abartıp sevinirik moduna geçip öle de hissetmiş olabilirim.
ordan çıktım ağrı devlete gittim.bizim tıbbi sekreterin röntgen teknikeri bi arkadaşı varmış, o saolsun sabah dr.la konuşmuş bi dr. gelcek die, göz dr.u da tmm gelsin, sıra beklemeden direk içeri girsin demiş.ben o röntgen teknikeri beklerken tam göz doktounun odasının karşısında genel cerrahi poliklinği vardı.esranın kuzeni pınar ablanın eşinin mecburisi geçen aylarda ağrıya çıkmıştı.ahmet abi(pınar ablayla tanışmıştım ama ahmet abiyle her ne kadar yüzyüze tanışmamış olsam da haklarında fazlasıyla şey duymuştum esradan.).onun yanına da uğramayı düşünüyordum zaten de.hasta da yoktu.içeri girdim.ben esranın sınıf arkadaşıyım dedim.o da çok tatlıydı.baya muhabbet ettik, insanları çekiştirdik.ordan çıktım, röntgen teknikeriyle biraz uzatmalı olarak(!) kavuşup göz doktoruna girdik.lan ben öle her bi yerde ben dr.um demeyi sevmiorm, mümkün olduunca kullanmıorm bunu da.ama zaten röntgen teknikeri söylemişti benm dr olduumu.içeri girdim.anam o ne kalabalık öle.nese hemen boşaldı ortalık.şikayetimi söledim direk hasta modunda.dedim böle böle.gözümü muayene ederken dr. sen ne iş yapıosun dedi doktoruum dedim, ordaki u lar uzun oldu çünkü dedimya röntgen teknikeri benm dr olduumu sölemişti ve içerdekiler de duyup tepki vermişlerdi.e dedi göz dr.u da neden sölemiosun dr olduunu, hemşire de benden önceki hastayı kastederek valla hocam sölicektim ama az önceki hasta çok ajiteydi deil dr bakan geldi desek sırasını vermezdi dedi.neyse gözüme baktı.sonra gözünde ışık çakmaları oluo mu die sordu.nasıl yani retina dekolmanı açısından mı soruosunuz die iice evhamlı hasta moduna girdim.eet dedi yaws bide.neymiş efendim gözün içinde şu bizim vitreus sıvısı varya heh işte benimki dejenere olmuşmuş.nasıl yani dedim.öle dedi=)benim vitreusumun içinde bikaç tane topak topak beyazlanmalar varmış.aman ne ii.ee nolcak dedim.yapçak bişe yokmuş.ilerler mi peki?ilerleyebilir, retina dekolmanı riski de var, eer gözünde ışık çakmaları olursa gel lazerle kapatırız dedi.leeyn benm gözümden bahsedioruz ne diosun sen.bi de dediki çok nadir de olsa o benm gözümün etrafında gördüüm siyah noktalar orta kısımda da olabilirmiş işte o zmn çok büyük bi ameliyat gerekirmiş.yuh?! dedim ben evhamlı bi bünyeyim yani olmazki ama böle diosunuz.ama dedi bu saydıım şeyler çok nadir, ben hiç görmedim mesela dedi.istersen gözünü dilate edip de bakabilirim dekolaman açısından ama ışık çakmaları tariflemiyorsun yoktur yani gerek yok bence dedi.ii o zmn bakmayın dedim.yapçak bişe var mı dedim.yok dedi.ii bakalm.bi de sen rahat ol dedi.saol yaws.ben baştan uyarmadım mı seni evhamlı bi bünyeyim die.alla alla.neyse ordan da çıktım.hemen damlayı aradım.artık ne de olsa hasta moduna girdimya dier doktorlara danışmam lazım di mi rolümü ii oynamam lazım=) damla dedim böle böle sen bi bülente sorsan die.neyse akşama damla bana geri döndü, eşi demişki bu durum çok çok sık görülen bişeymiş, eet öle dr.un saydıı gibi komplikasyonları varmış ama yani binde bir.kafasına takmasına gerek yok çok sık bu vitreus dejenerasyonu demiş.neyse rahatladım sonra=)
hastaneden çıktıktan sonra o dier hastanede gördüüm sağlık memuruyla tutağa döndüm.bu arada sabah kaymakam yine senemi aramış, beni çaırmış yine yanına.senem de ağrıda olduumu sölemiş.o zmn dönünce yanıma gelsin demiş.gittim ben de saat 4 falandı.gittim.o kadar.gerisi yok=)

biterken:dino merlin-deset mladja

Salı, Ağustos 17, 2010

35-izmir?



  • geçen hafta il sağlık müdürlüğüne gitmiştim, gitmişken kalan mecburi süremi de öğreneyim dedim, 31o. gününüzdesiniz, sizin bölgenizde mecburi süresi 35o gün dediler.Rapor-izin her şey içinde mi bunun dedim hiç raporunuz gözükmüyor dedi.Demekki aldıım 3o günlük rapor işlenmemiş ama işin garip yanı ben nete baktıımda personel bilgi sisteminde rapor gözüküyor da onların çkysde gözükmüyor demekki.üstelemedim sevdim bunu.ii zaten ben de öle hesaplamıştım dedim.Ee yani şimdi (hatta bu olayın üstünden yaklaşık bi hafta geçti) geriye sadece 35 günüm mü kaldı diplomamı almak için?İşin en garip yanı da bu kadar zmn.dır beklediim güne azcık kalmışken sanırım ben bu kadr çabuk olmasını beklemiodum yani nolcak şimdi?:S


  • malum aile hekimliği öncesi şu yüzüne bakılmaz sağlık ocaklarını tadilata soktular bize kiralıcaklarya, bize bağlı köylerden birindeki sağlık ocağı da bundan nasibini aldı.Geçen gün sağlık ocağından aradılar, işçiler duvarları yıkarken hani tuvaletin sifonu olurya içinde su vardır, işte onun içinden el bombası çıkmış!!!biz ilk önce acaba pimi sifonla ilişkili de sifonu çekince patlayacak gibi mi düzenlenmiş die düşündük ama neyseki öyle bişey yokmuş zaten çalışanlarına da sorduk bu zmn.a kadar suları olmadıı için hiç kullanmamışlar da orayı.Sonra işte ordaki jandarma karakolundan ekipler, olay yeri araştırma ekibi gelmiş, sağlık ocağı çalışanları da ifade verdiler falan filan.bişey olmadı olmaz da ama işte bi bombamız eksikti o da oldu tmmdır.

biterken:beatles-don't let me down

Cumartesi, Ağustos 14, 2010

bir hayat

yavaş yavaş yanıma yaklaştı.o sırada hasta olmadıı için ben de hemşire odasında hemşirelerle oturuyordum.abla ben çok kötüyüm dedi bana.neyin var dedim.hiç halim yok dedi.poliklinik odasına geçtik.ama yürürken de zorlanıyordu belli.sedyeye oturttum.bu arada kaç yaşında olduunu sordum.16 yaşındaymış.Evli misin dedim.Evet dedi.Şikayetini sordum.Kaç gündür yemek yiyemiorm, ishalim var, boğazlarım da çok ağrıyor, bi de midem bulanıyor kusuyorum dedi.Gebelik var mı dedim.Bilmiyorum dedi.En son ne zmn adet gördün dedim.Onu da bilmiyordu.Kimliğin var mı, yok, yeşil kartın var mı, o da yok.Ee sen nasıl geldin işte kocam beni buraya bıraktı gitti.Nereye gitti?köylere bohçacılık yapmaya.Sen nerde oturuosun? Biz ağrının girişinde çadırda kalıyoruz, göçebeyiz.E kocan da seni buraya böle çanta gibi bıraktı ne halin varsa gör gibilerden.Hey Allah'ım Yarabbim.Muayene ettim, boğazları gerçekten baya şişmişti(pek tıbbi bi anlatım olmadı ama=)). Ateşi de 38 küsürdü.Kıza dair hiç bişey yokki elimizde girişini yapabilelim.Neyse dedim hemşireye bi gebelik bakalm.Neyseki negatif çıktı.Hayır ilaç yazsam nasıl alacak.Hastaneye göndersem bi serum taksalar biraz kendine gelir kızcaızın kaç gündür ishali de varmış.Bizde de serum var ama serum kiti yok.Napçaz ne edicez derken bizim hemşire saolsun dr hanım ben hastaneye gidiiim serum kiti aliim, kızın ilaçlarını da siz benim üzerime yazın ben dönüşte aliim dedi.İi tmm dedik.Napalım madem kız gelmiş nasıl bırakıcaz.İlaçları yazdık, taksi çaırdık bizim hemşire arkadaş hastaneye gitti.Bu sırada da hasta kız poliklinikte sedyede uzanıyor.Bekleyen hasta da yoktu.Anlatmaya başladı.Abla aslında biz Türküz ama beni göçebeye gelin verdiler dedi.Nasıl oldu bu yaşında dedim.Anlattığına göre babası annesi bu kız bi de kardeşi paraları olmadığı için yolda arabaları durdura durdura konyaya gidiyorlarmış.Bu sırada bi araba bunları almış.Ön tarafta da bunun şimdiki kocası oturuyormuş.Bunları kendi çadırlarına davet etmişler.Sonra o çocuk bu kızı istemiş, babası da hemen o gün vermiş.Dediğine göre zaten babası da şizofrenmiş.Kızın kollarında falan kesikler vardı.Nasıl oldu bunlar die sorduk.Babam yaptı dedi.Neyse bunlar hemen evlenmişler.Gerçi resmi nikahları olduunu da hiç sanmıorm ama.Kaç yaşında kocan dedim 21 dedi.neyse çok büyük değilmiş.Yakışıklı mı peki dedi.İşte benden yakışıklı dedi.Ama kızın yüzü de çirkin deildi.Kız baya baya da güzelce anlatıyor her şeyi.Allah'ım hayata bak dedim yani hee.Sonra o sırada ilça yazdırmak için dışarda bekleyen bi adam varmış, geliz siz dedim.Adam da bizi duymuş.Bana da diyorki buna yardım edin bakın kimsesi yokmuş.Lan adam sana ne yani.Fevrim döndü o an bi anlığına.Sana mı düşmüş bana kime yardım edeceimi sölemek.Hayır yani gören de burdaki halkı çok yardımsever sanır.Uyuz oldum.Bişe demedim ama.


Hemşire geldi,kıza bi serum karışımı hazırladık, arka taraftaki pansuman odasına aldık.Bi de sabah kahvaltıyı sağlık ocaında yapmıştık.Kıza da onlardan kalanlarla bi ekmek arası hazırlatıp eline verdirdim.Eline de biraz para verdim ama direk ben vermedim tabi hemşireye verdirttim, belli olmaz bunların işi dedim ki iiki de öle yapmışım çünkü hemşireden sonra yine para istemiş.Lan millete bak yuh yani.Güya kocası olcak adam bunu kapıya bırakıo ölece ne halin var gibilerden elinde ne kimliği ne yeşil kartı var, bi de burda sana bakarlar demiş.Tmm biz de elimizden geleni yaparız, yapıyoruz da bu kadar yüzsüzlük yapmasalar keşke.
Kızın serumunu taktık, eline ekmeğini verdik, ilaçlarını alıp eline verdik, cebine parasını koyduk.Biraz süre geçti, hemşire yanıma geldi dr.hanım kız serumu çıkartıp gitmek istio daha iiymiş, ateşi de düşmüş napiim die sordu bi bakiim dedim bende.Ama gitmemize kalmadan kız kendi başına serumu çekip çıkarmış, her yeri kan yapmış bi de.Çok kızdım sen napıosn ya dedim.Bu kadar uraştık senin için hemşire senin için taa hastaneye gitti, ilaçlarını aldı 2 dakka bekleyemedin mi ben gelene kadar dedim.Ay bi de cevap vermez mi abla özür dilerim, yerleri kirlettiysem ben silerim die.Çık dedim çık bişey yapma.Gitti sonra o da.

biterken: the smiths-please please please let me get what i want

Cuma, Ağustos 13, 2010

fazlasıyla kişisel

vana gitmeden önce sağlık ocaının tadilatıyla baya bi uğraştık hatta bi hafta sonunu sırf orayı temizlemeye bile harcadık.tadilat işi uzadıkça kaymakam da her seferinde haftada en azından 3 kere gelip bi dolanıp gidiyordu.İşin garip yanı ali ve seneme davranışıyla bana davranışı baya bi farklıydı, yani seneme her seferinde baırıp çaırıp hakkında tutanak tutucam şöle yapıcam böle yapıcam derken benle konuşurken de tam tersine gayet güleryüzlü, espriler yapan bi adam oluodu.Hatta sağlık ocaındakilerle aramızda geyik bile yapıoduk ne oluo gibilerden.(yanlış anlaşılmasın kaymakam evli ve çocuklu=))


Zaten çok geçmeden kokusu çıktı, yine bi gün sağlık ocaında dolanırken şurası böle olmuş burası böle olsun derken senem bişey için içeri geçtiğinde bana baban-annen ne iş yapıolar die sordu.söledim ben de.sonra neden soruosunuz die sorcaksın, niçin sorduumu merak ettin di mi dedi.daha önceden aynı soruları seneme de sorduunu bildiim için genel yaklaşımı bu, heralde ilçenin doktorlarının ailesinin ne yaptıını merak edio die düşündüğümden açıkçası bu soruları bana sormasının da garipsememiştim.Hayır dedim neden sorduğunuzu merak etmedim.Bi gülümsedi böle bıyık altından denen cinsten sonra da 'söylicem ama kızmaca darılmaca yok'dedi.Kötü bir şey mi söyliceksiniz yani dedim hayır, sonra söylicem dedi, o sırada senem geldi, kaymakam da konuyu birden deiştirdi.

Zaten daha sonra vana gittik, bi haftadan fazla ordaydık.Bugün işe başladım, öğlene doğru senem beni aradı, kaymakam seni görmek istiyormuş dedi.Gittim.Ne var ne yok, ne yapıyorsun nasıl gidiyor muhabbetinden sonra aslında ben sana bir şey sorcam, görüştüğün biri var mı dedi, güldüm, garip garip bakmış olmalıyım ki açıklama yapmak durumunda kaldı, yok yani olabilir o yüzden sordum gibilerden bişey dedi.Yok dedim ben de.O da konuya girdi, benim bi erkek kardeşim var şu işi yapıyor, şimdi şurda böyle falan filan derken kısacası işte beni o kardeşiyle tanıştırmak istiomuş,ona da bahsetmiş çok tatlı bi dr. hnm var falan die, eer ben de görüşmeyi kabul edersem hemen buraya çaıracakmış, şimdi gölcük'te görev yapıyormuş.Ne dicemi bilemiyorum yani dedim hemen bişey söyleme, sen düşün eer görüşmek istersen buraya çaırıcam ben onu dedi.
Şimdi münasip(=)) bi şekilde hayır dicem ama şeytan bi yandan da bunu kullan da demio deil=)

biterken: 3doors down-this is the story of a girl

Çarşamba, Ağustos 11, 2010

van'ın ardından

eğitim bahane tutak'tan uzaklaşmak şahaneydi
malesef van macerası da bitti.van'a bir macera olarak bakacaım ya da van'ı bu kadar beğeneceğim -önceden söyleseler inanmazdım- hiç aklıma gelmezdi.
aile hekimliği adı altında veriler seminerler için gittik geldik vana.21kişiydik toplam ve bunun 19u ağrının deişik ilçelerinden geliyorduk.Önceden tanışmıyorduk ama bi hafta için bi süreye göre fazlasıyla kaynaşmış bi şekilde döndük vandan=)
ben bi yıldan fazla bi süre sonra damlayı gördüm.onu en son ne zmn görmüştüm hatırlamıyorum ama muhtemelen bursadaki evindeydik damlayla en son görüştüğümüzde.6yıllık sınıf arkadaşlığından fazlasını paylaştıktan sonra yollarımız ayrıldığından beri çok şey değişmişti tabiki hayatımızda.ben şimdi onu vandaki kendi evinde, karnında bebeğiyle gördüm.garip bi duygu aslında.(ayrıca artık söz-nişan hatta düün merasimleri de bitti arkadaşların bebeklerinden haberdar oluyorz.hadi bakalm hayırlısı=))
gezdik, eğlendik, ettik ama vanın benim için en ii yanlarından biri hiç şüphesiz tek olmadığımı hissettirmesiydi.Tek derken, çou arkadaşım mecburiden istifa etti malum. Hatta douda, uzakta olmayı bırak evine yakın yerlerde olanlar bile istifa etmişti.Arada bi aklıma bi soru işareti düşmüyor deildi acaba istifa etmeyerek hata mı yaptım die ya da neden ben hala burdayım, neden çekiorm burdakileri die.Zaten istifa etmeyen arkadaşlarım da ya memleketlerinde ya da kendi evlerinde mecburisini sürdürenlerdi.Yani hani böle evinden çok uzakta olup hem de dounun bi ücra köşesinde insan demeye bin şahitlerle uraşan pek tanıdıım yoktu açıkçaçası.
Ama ben bu kurs boyunca gördüm ki aslında herkes benim gibi, hepimiz aynıyız.Yani karşılaşılan sorunlar, uğraşılan hastalar, yaşanılan olaylar... hepsi benzer.Ve itiraf ediorm bunları duyunca çok mutlu oldum ne yalan söliim=)Sadece ben deilmişim düşüncesi biraz da olsa rahatlattı beni.
Kısacası her yönüyle ii oldu, ii geldi van.

biterken: ricky nelson-lonesome town

Salı, Temmuz 13, 2010

öyle bir geçer (mi) zmn.ki

bi yandan gün içinde yaşanan sinir bozuklukları belki biraz da olsa güvendiin birinden hafif bi darbe alman ya da artık bulunduun yerde -her ne kadar istediin, yıllardır hayalini kurduun mesleği yapıyor olsan da- yine yeniden bi kriz geçirmek. ama belki de çok uzun zmndır görmediin bi kardeşten haber almaktır krizi tetikleyen.artık yorulduunu hissetmek, her ne kadar yaşın genç olsa da içinin resmen yaşlandıını hissetmek, sonra bi daha özlemek eski günleri, dostlarla yaşanılan anları.

posta kutuma baktıımda yeniden istanbul simidi bulur muyum acaba ya da kapımda bi ikter olur mu günün birinde bilmiyorum.aslında biliyorum da bilmek istemioyorum belki de.ama ne var biliyor musun artık ben malesef eski ben deilim.burası benden çok şey aldı.hem biliomsn artık havalı bile deilim göz kalemlerimin nerde olduunu bile bilmiorm desem inanır mısın?hatta ben bile bazen aynada kendimi görmek istemiorm.tek istediim bi an önce sağlık afiyetle şurdaki 4 ayımı tamamlamak.böle bişe olsa ben kıpırdamadan dursam ya da uyusam sonra uyandıımda 4 ay geçmiş olsa olmaz mı öle?öle bi hale geldim ki burdan döndüümde buranın üzerimdeki etkisinden kurtulamıcamdan korkuorm.öle olmaz di mi?

bazen burası sanki tutak deil de Görükleymiş gibi düşünüorm camdan bakıorm görükledeki evimde olduu gibi, zaten orda da koyunlar geçiodu arada bir ya (ama orda tutak kokusu yoktu ne güzel) sonra sen o dar ara yoldan geçsen benm ışığımın yandığını görsen de zilimi çalsan, ben staj öncesi sınav çalışmalarımı senini üstünde denesem=) olmaz di mi malesef.ama olsun onları zaten yaşadık bu sefer inşallah yaşanmamıuş daha güzel günler yaşarız.inşallah.umarım.

son olarak tubaaa sen üzümlü çikolatalarını sakla, son kullanma zamanları geçse bile yersek de bişe olmaz merak etme sen=) hee bi de aferin ayaını bacaını incitmeye de dvm et tmm mı orda bakarlar sana.

beni abla kabul etmiş kardeşime slm olsun=)
hiç unutulmamak daha dorusu hep hatırlanmak dileğiyle=)(bak bu duygusal halimi nadiren bulursun hatta ben şurdan bi kurtiliim hiç bulmazsın umarım).öpüldün

biterken:gripin-koca çınar çalıyor ama aklımdaki hatta kaç gündür dilimdeki şarkı gökselden-uzun uzun yollar.(o şarkı ilk çıktıında seneler seneler önce aklıma hep erzurum gelirdi yani şarkı sanki erzuruma dair yazılmış gibi bi hisse kapılırdım neden bilmem.ama geleceimi görmüşüm ne erzurum benm sık uğrak yerim oldu şu sıralarda=))

Pazar, Temmuz 11, 2010

Çarşamba, Temmuz 07, 2010

tutak'a bi firdevs zeynep

aslında bu başlık 'jübile nöbet' olacaktı ama jübilemi henüz yapmamış olabilirim her ne kadar gece boyunca kendime bu son nöbetim dediysem de.

şöleki; geçen hafta perşembe günü tutağa geldik.çoğul geldik çünkü annemle beraber geldik.saolsun benm zırlamalarıma tahammül edemeyip bana eşlik etti.perşembe günü ilk saatlerde saat 1 buçukta biz bosnadan döndük.aynı gün saat sabah 7de tutağa gelmek için yola çıktık.baya yorucuydu tabi.daha gezinin yorgunluğunu atmadan buraya gelmek.her ne kadar uçak kullansak da ankarda evden çıkıp burda pansiyona girişimiz tam 12 saati buldu.uçakla erzuruma git ordan ağrıya ordan tutağa.annemin burayı gördüğünde ilk tepkisi 'ay zeyneep sen buraya ilk gelişinde babanla deil benle gelmiş olsaydın ben sana ilk günde istifanı verdirirdim' oldu.

biz ağrıya gider gitmez ilk işimiz il sağlık müdürlüğüne uğramak oldu.zaten ben gelirken yol boyunca da sulugözlülük yapmaya devam ettim.bu sefer gidip il sağlık müdürüyle konuşacaktım.gerekirse yanında bile ağlardım.eet bunu yapardım itiraf ediorm.ama müdür yerinde yoktu.mustafa bey varmış.geçen sefer gittiğimde konuştuğum ve bana tmm senn dilekçe vermne gerek yok ben sağlık ocağına geçişini yapıcam diyen personelden sorumlu müdür yardımcısı.adamın beni görünce ilk tepkisi sen sağlık ocaına geçtin di mi demek oldu.hayır mustafa bey geçmedim ben de sizinle onu konuşacaktım dedim.o da tmm o zmn biz seni unutmuşuz gibilerden bişe dedi.bi de madem öle sen dilekçeni ver, biz yazını gönderelim dedi.ne kadar zmn.da olur die sordum düşündü bi an yani dedim eer elden hallolarak daha çabuk işlerse öle yapiim dedim o da yok benle sağlık müdürü yarından itibaren bi hafta yokuz da onu düşündüm dedi ama neyse ben telefonla da halelderim dedi.ii dedim.dilekçemi verdim.

dün nöbetçiydim işte hastanede ali aradı müjdemi isterim yazın geldi dedi.çığlık attım tabi=)oh ii ii cuma nöbet tutmıcam yani die düşündüm.zaten dün tüm gün nöbet boyunca bu son nöbetim dierek geçirdim.akşam da ebeye dedimki doum olurken sen beni ara o sırada hasta olmazsa ben de gelicem dedim.saat 12ye doğru aradı çıktım doumhaneye.kadın bi yandan ağrı çekio ama ben neyin derdindeyim bak=) :kızın mı olcak oğlun mu die sordum bilmiorm dedi o zmn dedim kızın olursa adını zeynep koyacaksın tmm mı dedim.kadıncaız yazık zaten ağrıdan sancıdan kıvranıo tmm dedi ne desin.sora çocuk doğdu kızın oldu bak adını zeynep koycaksın dedim.tmm dedi.yanında da ya annesi ya da kayınvalidesi olduunu düşündüüm biri vardı onunla kürtçe bişeler konuştular ama zeynep ismini kabul ettiklerini anladım.en son çıkarken de ne koyuyosun ismini dedim kadın da tmm tmm firdevs zeynep koyuyorum dedi.firdevsiini de kendi ekledi=) bölece dedim son nöbetimde adımı da yzazdırdım tutağa.

sabah başhekim hatice abla geldiğinde abla dedim benim dün akşam haberim oldu benm yazım gelmiş sağlık ocaına çekilmişim dedim.o da dediki ama bu ayki nöbetlerini tutup öle gidersin dedi.hiç böle bi tepki beklemiodum.ama abla yazım gelmiş bi senn imzan kalmış dedim.olmaz dedi.ii de bbenm zaten geriye 4 nöbetim kaldı onları dier dr.lar tutsa bile birer tane artmış olcak nöbetleri dedim.biraz bozuldu ama ben de ondan öle bi tepki beklemiodum.nese ben grup başkanıyla bi konuşiim dedi.grup başkanı da zaten senem.ben de oansiyona gelince senemi aradım o direk hayırlı olsn die açtı telefonu.ben de durumu anlattım o da sen merak etme ben yazını çoktan imzaladım bile dedi.hadi bakalım.şimdi merak ediorm cuma nöbetçi miyim deil miyim.jübilemi yaptım mı yapmadım mı.ay artık yırtamıcam öle bi taraflarımı(her ne kadar böle desem de kendimi parçalamaya dvm ediorm ama=)).hayırlısı olsn diip bıraksam aksa kendiliinden di mi ama=)



biterken:daniel merriweather-impossible

Çarşamba, Haziran 30, 2010

bi yıllık çetele

elveda derken:))-dizi ismi gibi oldu sanırsam-

Bugün 29haziran2oo9
Günün anlam ve önemi: İlk defa eylül 2oo3 de oturduğum tıp fakültesi sıralarına yaklaşık 6 yıl sonra bugün belki de son kez oturdum:))
Tam 1sene önce genel cerrahi büt.üne girdiğim gün intörn olmak için yanıp tutuşurken her şeyimi verebilirdim(tmm abartmiim pek bişey vermezdim de işte intörn olmak o an bana çok uzak gelmişti:)))
Şimdi hatırlamıyorum tam olarak ama yaklaşık bir saat süren sınavda bi yandan salya sümük ağlarken(resmen duygusal travma yaşamıştım)bi yandan soruları okumaya çalışırken, gözetmen asistanla birlikte masada oturan ve intörnlüğünün son günlerini yaşayan o kız çok uzak gelmişti bana bi an.Şimdi tam olarak onun olduğu yerdeyim:))
6sene önce ağlayarak geldiğim Bursa’dan şimdi sanırım daha çok ağlayarak ayrılacağım. Ben sevmiştim burayı:))
18ime yeni bastığımda hiç aklımda yokken sudan balık çıkmış misali buralara gelmek zorunda kalmıştım bir nevi öss zoruyla.(sanırım Bursa’ya kimse isteyerek gelmiyor:))Tabiî ki bissürü şey kazandırmıştı ‘dışarıda’ okumak bana, aynı zmn.da babacımın deyimiyle bazı şeyleri kaybettirmişti de: ‘acemiliğimi’:))
İşte şimdi fazlasıyla alıştığım suyumdan bir kez daha çıkıyorum. Bu sefer rüzgarın bizi nereye savuracağını bilmeden, aklımızda bissürü belirsizlik, cevapsız sorular belki biraz fazlasıyla da endişeyle…
Tabiî ki kolay olmadı, az isyan etmedim. Biz de henüz 2o li yaşlarımızın başındaydık ne de olsa diğer bütün ‘gençlik’ gibi eğlenmek isteyebileceğimiz zmn. larımızda bu yolda bissürü fedakarlıklar yaptık, amfilerde peş peşe sınavlara girerken tüm dier bölümlerin sınavları bitmişken onlar dışarıda eğlenirken odaya kapanıp ders çalışmak zorunda kaldık, klinikte şanslı-şanssız olarak sözlülere girdik, en sonunda sadece tıp öğrencilerinin hayatlarının bir senesine mahsus ‘intörn’ dönemine geldik, nöbet kavgaları ettik, gecenin bi vakti uyuyacak yer bulamadık bir elimizde battaniyemizle -sabah personel tarafından uyandırılmak suretiyle- koridordaki sedyelerde yattık ,tanımadığımız insanların idrar tüplerini taşıdık, kanlı iğnelerini elimize batırdık, kan gazı alma çabalarında ilk denemede parlak kırmızı kanı enjektörde görünce başkalarının anlayamayacağı bi sevinç kapladı beklide içimizi:))Bence ne olursa olsun her şey çok güzeldi.Arkama dönüp baktığımda bir daha olsa yine seçer miydim diyorum ve cevabım kesinlikle evet oluyor(bu normal bişey mi bilmiorm:))
İşte şimdi intörnlüğün son gününe gelmişken, ben annemleri eşyalarımı toplamaları için beklerken ‘valizim dolu yine aşklarla anılarla…’ die şarkı mırıldanırken, burada yaşadığım her şey için tüm arkadaşlarıma, tüm tanıdıklarıma ama tabiî ki en başta annecime babacıma sonsuz teşekkür ediorm.(Hala daha ayrılırken alışkanlıkla birbirimize 'görüşürüz' diyoruz malesef birbirimiz çoğumuzu bir daha göremeyecek olsak da) Hepinizi çok seviyorm:))
Arkadan gelenlere şimdiden başarılar:))
Biterken:Buddy Holy-Dearest çalıyor.
---------------------------------------------------------------------------------


tam bi sene önce yazmıştım bu yazıyı.öğrenciliğimin son günlerinde.şimdi dönüp baktığımda geçmiş olan bi yıl film şeridi gibi kafamda.ne umdum ne buldum die düşünürken buldum kendimi.ne mi umdum ne mi buldum?aslında ne umduumu pek hatırlamıorm ya da bişey umdum mu bilmiorm.illaki umduğum bişeler olmuştur ama di mi=) şu an nerdeyim? bi sene önce hiç hayal bile demezdim belki şu an olduğum yeri:sarajevo.bi sene önce bana deselerdi seneye bu zmnda. sarajevoda olacaksın die ya inanmazdım ya da inanırdım da amaan derdim o kadar zmn. nasıl geçerki çok uzak.geçti bile.(ama şu tutaktaki son 4 ayım nasıl geçecek bilmiyorum.neyse Allah sağlık afiyet versin.amin.)bi sene de çok değiştim, değiştirildim.en önemlisi doğunun doğusunu gördüm, orda yaşamı gördüm, belki farketmeden kendimden çok bişeyler verdim bu dönemde ama şu an soracak olursanız kendimi gerçekten yaşlanmış hissediyorum.her ne kadar şu an bulunduğum gezide yaşımı ve dr. olduumu duyduğunda defalarca yanıma gelip çok şaşırdıklarını, beni henüz üniversiteyi yeni kazanmı ya da en fazla 2o yaşını süren biri olarak düşündüklerini söyleyen insan sayısı epey çokça da olsa içim öyle söylemiyor.hatta tutağın bana olan etkisini üzerimden atamayacağımdan da tırsmıyor değilim.tabiki halime çok şükür.burda acaip sinirli, asabi, tahammülsüz bir insan oldum itiraf ediyorum.babama göre iş hayatı bayanları böyle yapıyor ama bana göre bunu yapan tutak hayatı.ay yaws şikayet haline geçtim hee.bu bi sene de çok şey öğrendim, gördüm ama her şeye rağmen mutluydum.tabi dr.luğa dair de bissürü şey öğrendim.hala da devam ediyorum öğrenmeye.maşallah Allah'a şükürler olsun.
Hee en önelisi biz taşındık yaws.Şimcik başkası duysa bu mu en önemlisi die düşünebilir ama çıktıımız evin benm doup büyüdüüm ev olduunu düşünürsek ve üstüne üstlük annemlerin uzun zmn.dır taşınmak istediklerini düşünürsek bu önemli bişe bizim için.Her ne kadr ben bunu hiç istemio olsam da taşındık işte.Yılların ev numarası da deişmiş oldu bölece.Acaba bizden sora kim kullanacak o numarayı.Ben telif hakkını almak istiorm numaramın=)

şimdi bu yazı birazcık bi yıllık çetele gibi olduya artık her sene bu tarihlerde bakar dururum=)inşallah bu yazıyı da seneye bu zmn.lar da okuduğumda hala mutluyumdur.Allah bizi sevdiklerimizden, sağlığımızdan ayırmasın.Amin.


biterken: green day- time of your life

sembollerin savaşı:mostar

sabah 8de otelden çıktık ve mostara doğru yola koyulduk.yol üzerinde bi köprü vardı şimdi adını unuttum daha sonra yazaım-umarım ki-(isimler bize çok yabancı olduu için unutuyorum napiim.bi de kaç gündür resmen bolus tarzda yer gördüm artık kafam karışıyor.hee bu durumdan şikayetçi miyim?kesinlikle hayır=))) köprü yine Osmanlı zmn.ından kalma ama savaş sırasında tamamen yıkılmış, köprüden geriye hiçbir şey kalmamış.şimdi Türkler orayı yeniden restore ediyorlarmış.köprünün dışında etrafın manzarası da görülmeye değerdi her zmn.ki gibi.ordan sonra el işi ahşap oymacılığı yapan bi ev-müzeye gittik.ama her şey her şey ahşaptan.hem yapıp hem satıyorlardı.


işte esas sonra asıl yolculuk başladı:mostara gidiş.yaklaşık 2süren bi otobüs yolculuğundan sonra mostara yaklaşık yarım saat mesafedeki bi köyde durakladık önce:poçiteli.çok sevimli bi yer.yemyeşil aynı zmn.da nehrin de kenarında.poçiteli kalesine çıktık.manzara kesinlikle görülmeye değerdi.bu arada kaleden görünen de yol boyunca gördüğümüz tüm sular daha doğrusu nehirler ve bir tane de yapay baraj gölü mavi değildiler kesinlikle.hepsi zümrüt yeşili renginde.hatta, heralde boşnakların o güzel gözz renklrni de nerden aldıkları anlaşımş oldu dedik.ordan sonra mostara devam ettik.Gorazdeye giderken nasılki etrafta hep sırp bayrakları vardı, mostara giderken de her tarafta hırvat bayrakları vardı.aslında başka bi ülke deil yani hala daha bosna hersek sınırlarındayız ama hırvatların çoğunlukla yaşadıı ya da kendilerince özerklik kurdukları yerlerde kendi bayraklarını asmışlar.Kendi insanlarının simsiyah mezarlarını da çokça görmek mümkündü.


Vee işte Mostar köprüsü.Altında da yemyeşil güzelliğiyle Neretva nehri.Resmen rüya gibi.

Yani burda bulunmak=)Kaç zmn önce gelmeyi istemiştim ve sonunda oldu.Aslında Bosnahersek gezisi tümden benim için öleydi ama Mostar ayrı tabi=)

Savaş sırasında en çok tahrip olan şehirmiş Mostar.Görenlerin dediklerine göre tüm binalar resmen delikli peynir görünümündeymiş.Ona göre çok ii toparlamışlar.Tabi hala daha bazı binalarda savaş izleri görmek mümkün dier şehirlerde olduğu gibi ama anlattıklarına göre az bile gördüklerimiz.
Mostarda bi semboller savaşı olduğunu söylüyor herkes ki bunu gözlemlemek de mümkün.Yüksek minareli müslüman camilerine inat hırvatlar gerçekten estetik açıdan hiç de hoş gözükmeyen kiliseler inşa etmişler.Ben müslüman olduum için beenmedim demiyorum cidden estetik açıdan hiç hoş gözükmeyen şekilde yapılmışlardı.Camilerin minareleri yüksek olduğu ve çou tepede de cami olduğu için hırvatlar pek başarılı olamamışlar camilerden yüksekte bi yere haç dikmeyi ve çareyi malesef tepenin birine çok ama çok uzaktan bile rahatlıkla kocaman gözüken bi haç dikmekte bulmışlar.Zaten artık gerçek mi bilmem ama hikayey göre bu haçtan sonra Aliya İzzetbegoviçi arayıp haçı sormuşlar da o da 'hiç üzülmeyin, onlar ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar. Bizim gökteki hilalimize yetişemezler'şeklide bir yorum yapmış.


Zaten hırvatlarla müslümanlar çok bir arada yaşıyor denemez mostarda.Neretvanın bi yakasında Müslümanlar, karşı yakasında hırvatlar yaşıyor genel olarak.


Bu arada unutmadan söyliim 'most' kelimesi boşnakçada 'köprü'anlamına geliyormuş.





Köprüde bolca fotoğraf çekildikten sonra alışveriş için çarşıyı dolaşmaya başladık.Biraz iç kısımlara doğru yürüdüğümüzde de yol üstünde bi cami gördük.Bu camiye beş sene önce babamla Mustafa amca geldiklerinde minaresine çıkıp şehre kuşbakışı bakmışlar bir de o camiye bakan, civarın temizliğini sağlayan bi teyze varmış o zmnlar.Yaklaştığımızda Mustafa amca babama acaba o teyze ne oldu die sordu babam da bak işte burda seni bekliyor die cvp verdi.Ben de ölesine söyledi sandım ki meerse teyze cidden ordaymış.O kadar tatlı bi teyzeydiki.maşallah diorm tabiki=) Türk oluğumuzu duyunca bu camiyi siz yaptınız diyor.Savaştan sonra tamamen yıkılan cami TİKA işbirliğiyle yeniden inşa edilmiş.Adını sorduğumuzda 'ben Hacı Fatma' diyor teyze.Fotoğraf çekilmek istiyoruz hemen kabul ediyor hatta poz vermeye hazırlanıp üstünü başını düzeltiyor.Bunu Türkiye'de gösterin diyor.Bi de ben küçükken öldüğü için hiç göremediğim babaanneme benziyormuş teyze.Yani düşünsenize babam bile öyle söylediğine göre, kendi annesine benzettiğine göre cidden benziyor demekki.Ben de babaanneme benzediğime göre teyzeye de benzemiş oldum=) Sonra teyze bize minareyi açtı ve en tepesine kadar çıktık.Şehri kuşbakışı görme şansını da yakalamış olduk böylece=)

Biraz daha gezdikten sonra zaten akşam oldu, Mostar köprüsünü akşam ışıklandırılmış haliyle gördük ki bu hali de kesinlikle ayrı bi güzeldi.Ve biz Sarajevo'ya dönmek için otobüslerimize bindik.

biterken:Noir Desir&Manu Chao-Le Vent Nous portera

Pazar, Haziran 27, 2010

bosna hersek'ten-2-


dün akşam zaten yorgun olduumuzdan erkenden yattık dolayısıyla sabah kalkmakta da zorlanmadık.Otelde güzel bi kahvaltıdan sonra yola koyulduk.Ama dışarda baya bi yağmur vardı.İlk durağımız 'vrelo bosne'.türkçe anlamı bosna nehrinin kaynağı. Milli park gibi bi yerdi her taraf yemyeşil, her tarafta sular akıyor, kaynaklar çıkıyor.Sonra zaten yağmur başladı birden, bi kafede oturduk bi süre, sonra otobüslere binip seneler önce görmeyi 4 gözle beklediim 'yaşam tüneli'ne gittik.

Yaşam tüneli savaş sırasında şehrin dışıyla şehir arasındaki bağlantıyı sağlayan, gelen yardımları şehir içine ulaştırmayı ya da dağlara gönüllü olarak gidecekleri oraya ulaştırmayı sağlamak amacıyla yapılmış 8oo metre uzunluunda, en geniş yeri bi metre, boyu değişken olmakla birlikte en uzun kısmı 1.6o cm olan bi tünel.Yaşam tüneli demişler çünkü açlık içindeki insanlar evlerine yardım götürebilmek için mecburen burdan geçiyorlarmış, boşnakların gennel olarak uzun olduklarını düşünürsek ve burdan geçerken sırtlarında kilolarca yük olduunu düşünürsek pek de konforlu bi yol deil.Turistlerin görmesi için tünelin bi kısmını açmışlar ufacık bi kısmını.Bi de düzenlemişler.Ama tabi savaş zamanında yapıldıında ne yağmur sularının dışarıya çıkmasını sağlayacak bi mekanızma ne de başka bişe yokmuş.İnsanlar bazen boyunlarınca suyun içinde yürümek zorunda kalıyorlarmış.

Tünel dikkat çekmemek için orda yaşayan birinin evinin altına yapılmış.Evin sahibi 'Şehida Nine'.Şehida Nine evinin altında tünel yapılırken, dikkat çekmesin die evini terketmemiş bile hatta orda çalışanlara ya da tünelden girip çıkanlara ayran-su ikram etmiş sürekli.Sırpların 6 ay (bi rivayete göre de 8 ay) boyunca haberi olmamış tünelden, zaten haberleri olduktan sonra da tünelin yerini tam olarak bilmedikleri ama o civarlarda olduunu bildikleri için sürekli bombardıman altında tutmuşlar oraları.Onların izlerini görmek de mümkün.

2oo5yılında babam bosnaya gidip döndüünde Şehida Nineyle fotosunu gördüümde ilk kez o zmn haberdar olmuştum tünelden de Şehida Nineden de.Duyar duymaz çok etkilenmiştim.İçimden ilk geçirdiim bu teyzeyi ben de görmek istiorm ben de onunla foto çekilmek istiorm olmuştu.Teyze yaşlı olduu için görememekten korkmuştum.Ama gördüm çok şükür=)Fotomu da çekildim.

Şehida Nine yaşından çok daha genç gözüküyordu maşallah. Allah daha da uzun ömürler versin.Zaten onu görür görmez bi fena oldum, çoumuz fena olduk, gözlerimiz yaşardı.Türk olduumuzu söylledik Şehida Nine'ye.Hemen gözleri parladı, ben bi tek Türk'lere dua ettim bi tek onlara dua ediorm hala dedi.Canım benm.

Ordan sonra Uluslararası Sarajevo Üniversitesine gittik.Burası Aliye İzzetbegoviç'in vasiyeti üzerine Türkler tarafından yapılmış zaten rektörü de İTÜden bi Türk prof.O bize bi konuşma yaptı, üniversiteyi tanıttı, sorularımızı yanıtladı.Sonra üniversitenin önünde hep beraber hatıra fotoğrafı çekildik.

Ordan sonra tekrar başçarşıya gittik.Aslında programda dün görmemiz gereken ama hepimiz çok yorgun olduumuz için bugüne ertelenen bikaç yer vardı.Oralara gittik.Yürüyerek yaklaşık bibuçuk saat süren, başçarşının etrafındaki bezirgan, sönmeyen ateş, pazaryeri katliamının olduğu pazar yeri, bi katedral bi tane de sinagog bi de inat evi denilen önceden bi boşnağa ait olan şimdilerde restoran olarak kullanılan yerleri gördük.

İnat evi, Sarajevo'nun ortasından geçen nehrin sağ tarafında.Önceden o ev nehrin sol tarafındaymış.Belediye oraya başka bişey yapmak istemiş.Ama tabi evin sahibi kabul etmemiş.Baya ısrarlar sonucu bi şartla adam kabul etmiş:Evi tamamen aynı bi şekilde nehrin karşı tarafına taşınacakmış.Tuğla tuğla tamamen taşınarak, evin hiçbir şeyi deişmeden ev nehrin karşı tarafına taşınmış.O yüzden de adına İnat Evi (İnat Kuca) demişler.Böylece babamda ve bende fazlasıyla olan inatın Boşnaklar arasında olan genetik bişey olmuş olduunu da gördük.Annem de taa evlendiimizden beri bilseydim ona göre davranırdım dedi=) Gerçi babam da annemdeki inadın da laz inadı olduunu söledi ama öle bişe varmı bilmiorz, en azından lazların inat evi yok=)

Bu minik geziden sonra da zaten otellerimize döndük erkenden.Çünkü yarınki programımızda Ayvaz Dede şenlikleri var ve gideceimiz yer uzak olduu için gece 4te otobüslere binmemiz gerekiyormuş.Hadi bakalım.

Dünkü sebilden sonra bugün de Şehida nineyle foto mu da çekildim ya oh maşallah=)
biterken:cat stevens-cats in the cradle

Cumartesi, Haziran 26, 2010

bosna hersek'ten-1-



ahah.sonunda bosna hersekteyim=)


yıllardan beri kendi maaşımla bosnaya gelme hayali gerçek oldu(itiraf ediorm bazen o ali saatlerinde de hayal etmişliim vardır burda olmayı.)


sabah 5te ankaradan uçağa bindik, 2saat on dakikalık bi uçuştan sora yerel saatle 6buçuğa doğru bosnadaydık.uçaktan aşaıda gözüken manzara da harikaydı.her taraf yemyeşil görünüyordu.sanki karadenizi andırıyordu yer yer.


sarajevoda (saray bosnada) indik.


havalimanında pasaport geçişinde uzun bi süre bekledikten sonra bizi bekleyen otobüslere yöneldik.4otobüs vardı dışarda.tüm uçak hep beraber gezicektik.aslında garip bi duygu bugn sabah aynı uçakla buraya geldiimiz onca insanla hep beraber 5 gün boyunca gezicez, şimdi bi anlam ifade etmeyen bu yüzler beş günün sonunda tanıdık hale gelecek.


babam uçaktan indiimiz andan itibaren her gördüğüyle konuşmaya başladı.o kadar şaşırdıkki bu kadar boşnakça bildiini annem dahil kimse bilmiyordu.önceden boşnakça bilip bilmediini sorduumuzda bikaç kelime biliyorum demişti sadece.


boş otobüslerden birine bindik.rehberimiz bize kendisini tanıttı.sonra bizi başçarşı denilen merkeze götürdüler.indiimiz yerden biraz iç taraflara doğru yürüdük vee işte orda karşımda 'sebil' dedikleri ve hani bursa şehreküstünde bosna kardeşlik çeşmesi adı altında yapılan ve bosnadaki bi çeşmenin aynısı olan çeşme.tıpatıp aynısı.sonra bize bi süre serbest saat verdiler.aç olduumuz için hemen yemek yiyebileceğimiz yerlere yöneldik.o kadar sevimli bi yerdiki orası.böle eskiden kalma gibi araba girmeyen arnavut kaldırımlı bissürü dar sokakta sıra sıra dizilmiş dükkanlar, etrafta yeşillikler.bosnaya gelince ne yenilir tabiki boşnak böreği.ama bizim ekip bi hayli kalabalık olduu için yer bulmakta zorlandık.bi de sabah henüz erken olduu için henüz börek yapmaya başlanmamıştı bazı yerlerde.neyse bi yer bulup oturduk.kıymalı börek istedik ama ya acele ettikleri için ya da onlar öle alıştıkları için bilemiyorum böreğin kıyması çok çiğdi.sonra istediimiz peynirli ve patatesli börekleri çok güzeldi ama.börekten sonra da moriça han die bi yerde boşnak usulü türk kahvelerimizi içtik.yanlarında lokumlarıyla=) moriça handa bursadaki ipek hanın aynısı.zaten başçarşı da bursaya çok benziyor.


bu arada bi rehber kız vardı.çok tatlı.meerse boşnakmış, savaş zamanı bi seneliğine okumaya izmire gelmiş annesiyle beraber.çok güzel türkçe konuşuyordu.bizim ekipteki rehberlerden biriymiş o da.börekçide beraber oturduk.dedimya çok tatlıydı böylece güzelliğiye ünlü boşnak kızlarından biriyle de tanışmış olduk.ismi berina'ymış(işte türkçedeki berrinin karşılığı dedi.).bosna hersekte hukuk okumuş, bi süre kendi işini de yapmış ama şimdi zaten dil de bildiği için rehberlik yapıyormuş.

bi de belirtmek istiorm şehre girdiimiz andan itibaren bizi üzerlerinde savaşın izleri olan binalar karşıladı yani daha doğrusu şehrin girişinden itibaren tüm şehirde ve hatta benm gördüüm tüm şehirlerde çou binada şarapnel ve mermi izleri hala duruyor, bazılarında koca koca bomba delikleri.insanlar mecburen onlarda yaşamaya devam ediyorlar ve hepsini de güzelleştirmişler, hemen hemen hepsinin balkonlarında rengarenk çiçekler mevcut.
Serbest saatimiz bittikten sonra kararlaştırdığımız gibi sebilin önünde buluşup tekrar otobüslerimize gittik ve bizi biraz dinlenmemiz için otelimize getirdiler.otelin ismi 'hollywood'. (yani hollywoodda da kalmadım demicem hee=))).öğlen vaktine kadar zamanımız vardı.biraz dinlendik, üstümüzü deiştirdik ve tekrar otobüslere.tekrar başçarşıya gittik.orda ünlü 'gazi hüsrev bey'camiisinde cuma namazlarını kıldı erkeklr.biz biraz daha gezindik oralarda.bu arada zaten etrafta o kadar çok türk varki elimizi sallasak bi türke çarpar yani.orda yaşayan türk sayısı da fazla bi de bizim gibi gezmeye gelen de çok insan var.

Cumadan sonra yürüyerek yaklaşık yarım saat mesafedeki kovaçi mezarlıına gittik.burası bir şehit mezarlığı.Aliya İzzetbegoviç'in mezarlığıda burda.O kadar çok mezarr varki.(bu arada bosnadaki müslüman mezar taşları beyaz, hristiyanlarınki ise siyah renkte.).Kimbilir bu kaçta kaçını oluşturuyordur. Allah hepsine rahmet etsin.Aliya İzzetbegoviç'in vasiyeti varmış çok gösterişli bi mezarı olmaması için ve gerçekten de bi devletin hem de savaşta çok ii mücadele veröiş bi devletin başkanı için çok da gösterişli olmayan hatta gösterişsiz sayılabilcek bir mezarı var İzzetbegoviç'in.Mezarının başında da bir asker bekliyor eli kalbinde durarak.Sürekli bi asker belkiyormuş böyle son2-3 senedir.bunun nedenini de anlattılar ama o sırada rehberi duyamadım bilahere öğrenirsem yazarım.Mezarlıktan sonra bi müze eve gittik.orda savaş sırasında yokluk yüzünden insanların elleyiyle yaptıkları silahlar sergileniyordu bir de İzzetbegoviç'in hayatından karelerin yer aldığı bi fotoğraf sergisi vardı.

Müze evden sonra yürüyerek tekrar başçarşıya doğru gittik.Yollar aynı ama gerçekten fazlasıyla şaşılacak derecede Bursa'yı andırıyordu.Burası her şeyiyle bursaki ama=)

Başçarşıda yemek yicek yer aramaya koyulduk bu sefer.Sarajevonun ünlü 'cevabi' sini yemek için yer ararken bikaç yere girip çıktık.Hatta bi ara girdiğimiz yerde bissürü türk bayraklı izci kıyafetli çocuklar vardı yaklaşıl 3o-4o kişi varlardı.Aa türkler dedim.meerse hocaları ya da onlardan sorumlu olan kişi artık ismi her neyse eet türküz dediler.İzci kampıyla taa konyadan gelmilşler bikaç gün sonraki Ayvaz Dede şenlikleri için hani bizim de asıl geliş sebebimiz olan.NE güzel dedik.

Yemek yicek bi yer bulup oturduktan sonra cevabimiz geldi.Bu biraz inegöl köfteyi andıran ama baharatı daha az olan(şekli aynı inegöl köfte) 1o adet köfte ve lavaş birlikte sunulan bi yemek.Yanında da bizim adetlerde olduu gibi salata yok sadece küçük küçük doğranmış soğan var.Bir de içecek olarak ayran istedik ama onların ayranları bizim yoğurdumuz.Yani bizim yoğurt dediimiz kıvamdaki şeyi onlar ayran die bardakta sunuyorlar.tadı da sanki süzme yoğurttan yapılmış gibi ekşimsi ama güzel.Bu arada yanımızda oturanlarda babam boşnakça sohbet etti.Dedimya babam baya baya boşnakça biliomuş yaws.Girdiği her dükkanda, yemek yediimiz yerlerde baya baya konuştu yani en azından=)

Yemekten sonra otele dönmek üzere tekrar arabalarımız bindik.İndikten sonra isteyenler için yakınlardaki bi markeri tarif ettiler.Annem otele gitti de ben babamla markete gittim.Biraz aburcubur bişeler aldık.Hee bu arada markette alışveriş arabasını sürerken birisine çarptım yanlışlıkla.Pardon dedik ikimiz de aynı anda.Sora ikimiz de birbirimizin türk olduunu anladık güldük.Dedimya elimizi çarpsak türke denk geliorz burda hee.

En sonunda çok da geç olmadan otele vardık.Rehberlerimizin dediğine göre aslında bugün yaklaşık bibuçuk saatlik sarajevo turu varmış ama tüm kafile çok yorgunduk dün gece havalimanına gelmek için zaten azcık uyumuştuk o yüzden bu program başka bi güne ertelendi ve erkenden otele geldik dinlenmek için.

Sonuç olarak ben şimdi burdayım.her ne kadar hala inanmakta zorluk çeksem de=) taa bursada kaç sene önce yanında fotoğraf çekildiim ve o an içimden bunun orjinalini görebilirmiyim acaba die geçirdiim ve bugn adının sebil olduunu örendiim çeşmeyi gördüm bile.hadi bakalm dier isteklerim dier günlerin başına=)


biterken:batı yakası-geçer gider

Çarşamba, Haziran 23, 2010

rüya gibi.dün sabah hiç bu an gelmicek gibiydi.çok şükür.

sabah nöbetten çıktıktan sora otobüs firmasına gittim erzurum arabası için.hocam hiç yer kalmadı dediler.nasıl yani yetişmem gereken bi uçağım var dedim.o zmn madem öle gerekirse muavin koltuğuyla da olsa biz sizi göndeririz 2ye on kala gelin dediler.yurda gittim.makineye çamaşırları attım.tubayla güzel bi kahvaltı ettim bavulumu hazırladım ve otobüse ancak yetiştim yani iki dakika geç gitsem kaçıracakmışım.bizim ebelerden biri de otobüsteydi.öle muavin koltuunda oturmama da gerek kalmadı ayrıca.

otobüs malum erzuruma yrm saat mesafedeki(hatta daha yakın da olabilir) o dinlenme tesisine vardıında hava çoktan bozmuştu.biz molada zmn.ın geçmesini beklerken yanımıza biri yaklaştı ama benim arkamdan doğru geldiği için yüzünü göremedim.dr hanım dedi sonra.ahanda dedim kimki bu.meerse ibrahimmiş=)o da benimle aynı uçakta ank.a gidiomuş.(ibo üni.den sınıf arkadaşım.o da ağrıda mecburide).o kadar sevindimki onu gördüüme.zaten uçak tırsaklıım pik yapmış haldeydiya.sanki uçakta bişe olsa ibo kurtaracak=)nese ii oldu ii.maşallah.zaten yol da gayet iiydi.iniş de öle.Allah ım evimdeyim.ohh miss=)

biterken:tnk-sıra bizde

Salı, Haziran 22, 2010

ahanda duygusal travmatik bi nöbetim daha bitti.gerçi daha bi saatim olduunu düşünürsek nöbetimin 1/24i hala durmakta ama.neyse bakalm.


pek ii bi nöbet deildi.yani ben zaten 8 günde 3. nöbetimi tutuyor olduum için artık iice yorulmuştum hatta öyleki bugün ank.a gidecek olmam hatta hatta perşembe gecesi bosnaya gidecek olmam bile ii yapamadı beni.hem yorgundum hem de zaten hez zmn.ki gibi hatta her zmn.kinden de fazla isteksizce geldim dün.zaten pazartesi de olduğu için dier günleredn fazla bi kalabalık vardı.neyse cihan abi yine poliklin yapıyordu da ona giden hastalar da vardı yoksa düşünemiyorum bile.


bi ara bi adam geldi.köyden geliomuş.hastası varmış.hastasının ciğerlerinde sorun varmış söylediğine göre(tam olarak adamın anlattığı bu)ve hastası evde bayılmış, adam d tuttrmuş eve ambulans istiorm o hastayı buraya getirmek için ya da ağrıya götürtücem diyorm.burası öle bi yerki çou zmn hastalar param yok die yalan söyleyip ambulansı ayaklarına çaırıyorlar.ben de adamı uzmana yönlendirdim.uzman adama 112yi aramasını sölemiş.adam da aramış.112 bize döndü böle böle bi hasta var ona ambulans göndercek misinz falan die e ben de deim benm personelim yok.yalan da deildi hani.112de o zmn siz bilirsiniz dedi.ben yeniden uzmana sordum o da madem öle gönderelim bakalm neymiş dedi.bizim hemşirelerden biriyle ambulans gitti.hemşire vardığında aradı.hocam dedi kadının genel durumu baya kötü, kadın baygın flan filan.sanırım kadın koah hastasıymış bi de karnesindeki tanılarında derin ven trombozu yazıyormuşl.onlar gelene kadar ben hastayı uzmana danuştım o da tmm dedi bi sıvının içine 4olık prednolle ulcran koy tak sonra ambulanstan indirmeden direk ağrıya gönder.ii dedim.neyse hasta geldi ben baktım gerçekten de genel durumu kötüydü.oksijen almasına rağmen saturasyonları da düşüktü.uzmanın dediği gibi sıvıyı takıp gönderdik.


hee bu arada şu malum hasta gönderirkenki 112 seremonisini de yaşadık tabi.amaa gel görki iş o kadarla da kalmadı.bizim hemşire hastayı ağrı devletin acilindeki pratisyen beenmemiş daha dorusu az bulmuş.baırıpğ çaırmış.sonra hemşireler sölemiş arayın dr.unuzu ben konuşcam die.ramış onlarda.adam dio(adam dediim de o da mecburisini yapan biri işte) bu hastayı neden gönderdiniz şöle de böle de bıdı bıdı.hakkınızd tutanak tutucam falan filan.tut lan anasını tut da belki beni alırlar şu kendine küfredilesi acilden.ama benim ruh halim zaten sabahtan beri kötü duygu durumum çökkün.he he demekle yetindim.adam en son kapatırken madem öle ben bundan sora tutaktan hasta kabul etmicem dedi.sanki öle bi yetkisi varmış gibi.lan senin ben bu hastayı kabul etmicem deme gibi bi lüksün yok ne yazıkki ben sana gönderiosam almak zorundasın.kaldiki ben de hasta sevk etmeye o kadr meraklı deilim çünkü benm bi hastayı ambulansla göndermem demek iki saatten daha fazla bi süre boyunca bi personelimn ve ambulansımın yok olması demek yani onlar yokken mazallah daha kötü bi olay gelse vurulma yaralanma gelse nolcak.işte o yüzden ambulans çıkarırken resmen kaç defa düşünüorm.kaldıki şöle bişe de var bizim hastanede ne yataklı servis var ne uzman var ne de güvenlik ya da polis benzeri bişe var.yani bazen hiç bişe olmasa sosyal endikasyon oluyor.tmm mesela bizim hasta gittiinde ağrı devlette bi trafik kazası varmış biraz karışıkmış ortalık.ordaki dr.da muhtemelen o yüzden poarladı tmm o da kendi çapında haklı ama onun bissürü uzmanı var zaten her hastanın başında beyin cerrahı, ortopedisti, genelcerrahı herkes i varmış işte bizim hemşirenin dediğine göre.


neyse geldi bizimkiler.ama ben dedim içimden şimdi ağrıdaki dr dediya sizden hasta kabul etmicem die(ki bizim hemşireler ordayken onların yüzüne de sölemiş) şimdi olmadık kadar ok hasta sevketmek zorunda kalırsam şaşırmam.biliorm çünkü.nitekim öle de oldu.


bizim uzmana bi hasta gelmiş(uzman uzman diyorum da o da aile hekimi işte). adamın ekg de atrial fibrilasyonu var, taşikardisi var.hastayı monitörize ettirdi.monitörde adamın asistolleri olu arada.ee nolcak.tabiki sevk.lan uzman sen de madem senn hastan nie bana diosun sevk die.ona da ayrı uyuz oldum.aradık 112yi.ordkai dr.da bayandı dün.o da tabi ağrı devleti aramış.ordaki dr.da(adı ali ihsanmış öğrendiğimize göre) 112deki bayan dr.uda baya azarlamış anlaşılan kız baya tırsmış bizle öle konuşuodu.sonra bize ağrıdaki kardiyoloğun numarasını verdiler.kim konuşcak.tabiki ben.Allah ım Yarabbim.lan ben hastayı görmedim bile.neyse adının hidayet olduunu örendiğim kardiyoloğu aradım.adam gayet makul konuşuodu.tmm dedi gönerin.ii dedik.


ama ben uzmana söledim hastanın epikrizini sen yaz die.onu da sağlık memuruyla gönderdik.sağlık memurunun dediğine göre o ali ihsanı tanıomuş gayet de ii biriymiş neden öle davrandıını anlamamışmış.zaten oşu kalp hastasını götürdüklerinde de gayet ii davranmış.nese onu da hallettik.


bu sefer ne geldi.5o-6o yaşlarında bi adam.geçen sene mide kanaması geçirmiş.bugün de son iki-üç saattir aktif kanamsı var.tansiyonu:8oe 4ola geldi.ahanda.adama sf taktık.takibe aldık.tmm hemoglobini falan iiydi ama adam iki dakkada bi tuvalete gidio ve her seferinde kan çıkattığını söylüyor.en sonunda dayanamadık personele söledik arkasından siz tuvalete girinde bakın cidden kırmızı kan var mı die.varmış.acaba dedik hemoroid ya da anal fissür gibi bişre mi.ama rektal tuşede bişe yoktu.zaten adamdan yarım saat sora aldıımız kontrol hemogramda da hemoglobini bir düşmüştü.ee nolcak.tabiki sevk.neyse zaten ben öle olcaını düşünüp hastayı çoktan uzmana konsulte etmiştim.biz yine 112yi aradık.112 bu sefer bize ali ihsanın no.sunu verdi.ben de gittim uzmana abi sena ra ben muhatap olamıcam dedim.bizim uzman önce 112nin başhekimiyle görüştü ona bi şikayette bulundu bizi neden bunlrla muhatap ediosunuz die.sonra ali ihsanı aradı onunla uzun uzun konuştu.neyse hastayı kabul etmek lutfunda bulundu sonunda ali ihsan.onu da gönderdik.


akşama doru 112 bizi aradı.neymiş efendim hamurda(hamur da ağrıyla tutak arasında bizden daha küçük bi ilçe) bi hasta varmış ama hamurun ambulansı bozukmuş siz ambulans çıkarırmısınız dio.ii de dedim biz hamura yarım saat mesafedeyiz ağrı ise hamura 15 dakika.ordan alın dedim.o zmn bekleyin ben size döncem dedi.tabiki ağrıdan olumsuz cevap alınca bizi aradı ağrıdaki tüm ambulanslar doluymuş biz göndercekmişisz.tmm ama o zmn eski, içinde sadece oksijeni olan bi ambulansımız var onu gönderirim dedim bi de personelim yok siz hamurdan ayarlayın dedim.tmm dedi.


daha da akşam bi teyze geldi.kadın diyaliz hastası.normalde denizlide yaşıyor ama buralıymış sanırım misafirlie gelmiş.en son cumartersi günü diyalize girmiş(he bu arada burda artık bi diyaliz merkezi de var).55 yaşında bi kadın işte.nesef alamıyor.ölüyorum ölüyorum diip duruyor.zaten hiç yatamıoyr.bikaç gün önce bizim uzmana nefes darlığıyla gelmiş o zmn yine fenalaşmış ağrıya sevketmişler.ağrıdaki dr.da erzuruma sevketmeiş ama gel görü kadının kocası erzuruma görütmemiş.zaten bugün denizliye dönüolarmış güya da işte gidene kadar açılsın ben onu denizlide dr.a götürecem diyor.ii yaptın amca.zaten hasta diyaliz hastası.sıvı mıvı hiçbir şey veremiyoruz.hastanın tansiyonu ilk geldiinde 14oa 1oodü.ama kadın yattığında hiç nefes alamıyor.oturduunda da ikide bi öldüm öldüm nefes alamıyorum diyor.hani yatamadıı için de kardiyak bişey gibi geldi bana.oksijenlenmesine rağmen saturasyonlar 78lerde.ekg de t dalgaları bi garip yer yer yok oluyor (böle de ekg tariflenmez ama).kardiyaklarını istedim ama kadın kötü yani.ben de cihan abiyi aradım.tabiki cihan abi hastayı hemen tanıdı.ama o dabişe yapamıoki..diyaliz hastası sonuçta.kardiyakları beklemeye koyulduk ama kadın dyancak gibi deil.ee napçaz.tabiki sevk.aradık 112yi.durumu anlattık.sonra her zmnki gibi onlar bize döndüler ağrıdaki kardiyoloğun numarasını verdiler.kimmiş o kardiyolog.hidayet bey=)neyse en azından tanıdık bi sesti=) aradım saat gece 12ye gelirken.artık nöbetçi kardiyolog o mu yoksa ağrıda sadece bi tane mi kardiyolog var bilmiorm.hastayı anlattım.dediki o anlattıın tablo ac ödemine benziyor.ama dedim ral ronküs bişe yok.sen dedi ona 1o ampul i.v lasix yap ağrıya gönder hemen dedi.nasıl yani dedim.biz öle i.v lasix yapmadık yapmıyoruz da yani uzman orderi falan olmadan yapılmaz dedi hemşireler.neyse adama ben defalarca 1o ampul mü 1o mpul mü diince en sonunda 5te anlaştık.sonra adam dediki o hasta denizliden gelen bi hasta mı dedi eet dedim adam hatırladı.galiba geçen sefer ağrıya sevk ettiklerinde o görmüş yine.(bu arada şimdi sanırım ağrıdaki tek kardiyolog hidayet bey). o hala orda mın dedi baya kızdı ben onu bilmem nereye göndermiştim dedi.neyse bu arada hastanın tansiyonu sürekli çıkıo 17oe çıktı sora 2ooe çıktı.elimizde nidilatta yokki verelim.biz hastayı ambulansa hazırlerken hidayet bey beni aradı.ilgili adammış saolsun.yaptın mı lasixi dedi.biz de yapmıştık ama şimdilik sadece 2 tane yapmıştık geri kalanını yolda yaparız demişti.tabi hidayet beye öle demedim.3 tanesini yaptık dedim.(2-3 ne farkederse artık.) yok yok dedi sen 5ini de yap ben zaten onu burda ona tatamlıcam.bi tane de isordil ver dedi sondasını da tak yolla dedi.sonra 112yi aradık dedik ağrı kabul etti hastayı.onu da gönderdik.zaten hasta ağrıya yakınlaşınca bi ii olmuş önce sonra ağrıya 1 km.kala iice fanalaşmış.o da öle gitti.


neyse ondan sonra saat bire kadr bikaç hasta daha geldi de sonra bu saate kadar bişe olmadı çok şükür.uyudum.maşallah bana=) ama yine de Allah ım artık sağlık ocaıma geçebilir miyim lütfen.


bugün ankaraya gidiorm, perşembeyi cumaya bağlayan gecew 3te de bosnaya gidioırz inşallah.gerçi hastanede nöbetlerde bi sorun çıktı ama ben napiim ben kendi nöbetlerimi tuttum ve gidiorm.zaten raporda alcam elimde olsun die her ihtimele karşı.ama şu an uçak korkum pik yapmış durumda.zaten 2-3 gündür akşamları baya baya fırtına, yağmur oluyor burda ama hadi bakalıom hayırlısı.


ben de artık aşaıya iniin bakiim durumlşar ne alemde.zaten nöbetimin bitmesine de son on dakika kaldı.


oy Allah ım bi sorun çıkarmazlar inşallah bu ay da.bi dahaki ay Allah kerim artık.





biterken:buz-nefretim kederimden

Cumartesi, Haziran 19, 2010

yine yeniden bi nöbet ertesi.daha iiyim.tabi şu ana gelene kadar da krizlere girmedim deil.hadi bakalm kaldı bi.ama şu benm nöbet ertelerini daha az travmatik atlatabilmeyi becermem lazım artık.


bi yaşlı amca geldi dün öğlen saatlerinde.muayene olacakmış.elindeki fişine baktım.uzmana almış girişini.amca dedim senin dr.un karşıdaki dr.sen ona almışsın girişini.amca baktı baktı.ben dedi geçen gece gelinimi getirmiştim acile o zmn.da sen vardın verdiğin ilaçlar o kadar ii geldiki çok ii oldu gelinim dedi.sen uzman mısın die sordu yok amca deilim dedim.olsun dedi ben uzman flan istemiorm gelinim senn ilaçlarınla çok ii oldu ben şimdi gişdicem girişimi sana alıcam dedi=)sevindirik oldum lan=)


hee ama akşam başka bi hasta da geldi.genç bi çocuk yani 2o-3o larında falan(eskiden olsa bu yaş grubuna genç dermiydim bilmiorm) annesini getirmiş.dediki annesi allerji olmuş sabah uzman dr.a gelmiş uzman da iğne yaptırmış bi tane de ilaç yazmış.ee şimdi neden geldin dedim.geçmemiş annesinin kabarıklıkları.aldığı ilaçları gösterdi daha hiç kullanmamış bile.ne sanıyorlar/bekliyorlar anlamıoyrum ki yani biz onlara dokununca onların ilaç almasına gerek kalmadan birden ii olup ayağa mı kalkacaklarını düşünüyorlar.neyse biraz da ukala bi tip nerden kaynaklanıosa artık bu ukalalık.sonra biz onu sabah muayene eden uzmanı aradık.sabah serum içinde prednol vermişler.ee ii.anlattık hastayı böle böle die.bi im prednol daha yapın dedi.tmm dedik.sonra hastanın yakını ne dese beenirsin.sizin branşınız ne dedi.en de pratisyenim dedi.sonra böle baktı baktı bişe sölicem dedi.ben hiç memnun deilim dedi.anlamadım neyden memnun deil.ee yani dedim.yani dedi bi branşınız yok böle kulağı ağrıyanda geliyor bi tarafları şişende.oysa her dalın uzmanı olsa ii olurdu yani sizinde bi suçunuz yok ama dedimulan salak herif birincisi sen ne okudun da karşındaki 18sene okumuş adamı beenmiyorsun, sen de o kadr oku gel bakalım tutakta çalış kalıbımı basarım o kadar okumuş bi tutaklı olsa burda çalışmaz ciddiyim bu konuda, ayrıc sabah uzmana gelmiş annen de daha ilaçlarını bile kullanmamışsın nasıl iileşmesini bekliyorsun, ayrıca madem memnun deilsin getime o zmn ben de çok meraklı deilim size yani.hee bi de afedersin de g.t kadar tutaka bi de her bölümün uzmanını getirelim tam olsun di mi.anormal beyinli insan.


neyse işte sonuç olarak insanlar çeşit çeşit.hepsini memnun etmek kolay deil kaldıki zaten artık burda bi süre çalışınca insanın öle bi çabası da kalmıoyr.


bi de bi amca geldi yaşlıca.eşini getirmişti.en son giderken dediki bana; hani giriş fişlerinde ismimiz yazıyorya size bişey sorabilir miyim dedi.bu güzide isminizin anlamı ne acaba ded.ilk adım firdevsya heralde ilk kez duydu ya da garip geldi.ben de söyledim.amcamda dediki haa ben de onu kürtçeye çevirmiştim, kürtçede 'fir' uçmak demek 'devs'de yeri demek onları birleştirdim kendi kendime uçtu uçtu yerine kondu die düşünmüştüm isminizin anlamını dedi=)baya bi güldük.içimden dedim yerim burası deil ama=)


hee yerim burası deil derken geçen de bi amca gelmişti ama o sıraada girişte falan sorunlar vardı acilin içi yine kaynıyordu ben de bi iki baırmıştım öle.amcanın teki biraz da böle çekingence siz nerelisiniz die sordu merak ettim de dedi.ankaralıyım amca dedim.haa dedi deli dolusnuz da merak ettim dedi=)amca napiim dellendiriolar işte dedim ben de.


böle eğleneli şeyler yazınca nöbetimn nasıl geçtiği biraz anlaşılıyor heralde.çok şükür diim darısı artık pazartesi günkü nöbetin başına inşallah.amiin=) ama gene de yoruldum tabi.gecenin birinden sora 5 kişi getirdiler adli muayene için.kardeşler toprak kavgasına tutşmuşlar.daha anne baba sağken.bi tane de babaları varedı 75 yaşında bi amca.kafasında kocaman şişlik.noldu amca nasıl oldu dedi.bokus geldi dedi.ona üzüldüm en çok.lan aptal herifler yaşlı başlı amcayı neden katıyorsunuz kavganıza yuh yaa yani.işte polisler kavganın iki tarafını aynı anda getirmediler.önce iki kişiyi getirdiler.onları halledip dierlerini getirmeye gittiklerinde benm başım artık iice dönüyordu tansiyonumu ölçtürdüm.hemşire hocam tansiyonunuz yedilerde dedi.tam rakamd a sölemedi artık panik olmiim die mi nedir biraz yuvarladı öle yedilerde die.büyük yedilerdeyse küçük yerlerdeydi heralde.


neyse dediğim gibi çok şükür maşallah=)




biterken:bolahenk-gözlerinden süzülen

Pazartesi, Haziran 14, 2010

tutak devlet hastanesi dr. odasından, yeni günün nöbetçisini beklerken...







artık inanıyorum her nöbetin bi hastalık teması var.mesela dün havale geçiren çocuklar ve tüm karnı aniden ağrımaya başlayan büyüklerdi tema.ama ben çocuk hasta sevmiyorumya en çok da hatta acaip çok da çocuk geldi.çou da havaleyle(ateşli ateşsiz farketmez).geçen sefer de39,5 derece ateşle ishal karın ağrısı ve konjonktivitle gelmişlerdi.ama dün gerçekten yoruldum.bacaklarım fena halde ağrıyor.nöbetlere alıştım mı die sorarsam hayır.hala burda kalmak istemiorm sağlık ocaıma dönmek istiorm bakalm hayırlısı.



haftasonu nöbetlerini sevmiorm.o gün ilçede çalışan tek dr. olma düşüncesi fenaedio beni.tabi gelmeden önce bi nöbet sendromu yine yaşadım.babamdan yine azarı işttim madem öle istifa et die.neyse bitti bugün de çok şükür gerisi dier nöbetlerimin başına.



bi hasta geldi genç bayan bi hasta.evli.kadını getirdiklerinde baygındı.güya nerde olduunu kim olduunu bilmiyordu.güya diyorum çünkü gayet konversif gözüküyordu.zaten major depresyon tanısı da varmış.buraya misafirlie gelmiş.yani buralıymış ama başka yere gtmiş evlenince.dediklerine göre kocasıyla tartışmış telefonunun sim kartını kırmış sonra işte böyle olmuş.konversif olduunu destekleyici çok bulgusu vardı ama şu bizim fare zehiri içen kızdan(ki onu da bi ara anlatıcam) sonra her şeye fazla temkinli yaklaşır olduk.tetkikleri gayet iiydi.serumunu taktık.ama baya saldırgandı.diazem verelim dedik de tansiyonu düşüktü biraz iice düşürmeyelim die onu da vermedik.gözleme aldık.yok anam kadında zerre düzelme olmuor kadın inatçı çıktı.bizim hemşireler klasik yola başvurdu gözüne alkol damlattılar kadın bi anda kendine geldi konuşmaya başladı bizi falan tanıdı.(bu arada bizim erkek personel geldi yaa siz napıosnuz alkol damlatılır mı göze alkol damlatılır mı die çıkıştılar.ama gayet efektif bi yöntem duyrula.)sonra yine gitti.yakınları da ajite zaten.sosyal endikasyon diyerek sevk etmeye karar verdik de artık öle her hastayı kafamıza göre gönderemiyoruz.önce 112yi arıyoruz.orda telefonu genelde sağlık memuru ya da ATT açıyor ona durumu anlattıktan sonra o durumu 112druna aktarıyor ondan sonra dr ben size dönicem diip telefonu kapatıyor.ağrıdaki hasteneyi arıyor durumu ordaki dr.a anlatıyor (ki bazen karşıdaki dr.un sordukları soruları bize tekrar sormak için bize dönüyor sonra size yeniden dönücem diip tel.i yeniden kapatıyor bazen) en son bize döndüünde ya tmm çıkabilirsiniz diyor ya da bize hastanenin nöbetçi uzmanının telefonunu veriyor biz onunla görüşüyoruz.yani öle hop die çıkamıorz hastamız çok acil olsa bile.tabi yine değişen bişey olmadı bu olaylar zinciri aynen işledi en sonunda bize ağrıdaki psikiyatristin numarasını verdi.hatta anladığımıza göre dr. nöbetçi bile deilmiş yani evindeymiş ve bayan dr.muş.bayan olduunu özellikle belirtiyorum çünkü hangi dalda olursda olsun iş hayatındaki kadınlar bence erkeklere göre daha acımasız oluyorlar ben bile bazen buna dahilim itiraf ediim.neyse dedik kadın kesin kabul etmicek bizim hastayı.aradık.ama sandıımızdan/beklediimizden çok daha anlayışlı çıktı.'gönderin gönderin'dedi hastayı gayet tatlı bir şekilde.hatta kadının gözüne alkol damlattıımızı sonra kadının kendine geldiimizi söylediimizde de ii yapmışsınız bile dedi.önceden aklımda şekillenmeye başlayan psikiyatrist olma düşüncesine daha bi ısındım.oh ne rahatlar.kan yok, hayati tehlike yok.aynı zmn.da hasta da görüyorsun.sevdim ben bu fikri.



öyle işte.ne dielim en kötü nöbetim geçmiş olsun inşallah=)



yorgun ve uykusuz ben kaçar.







biterken:beatles-while my guitar gently weeps

Cuma, Haziran 11, 2010

dünya kupasının hatırlattıkları

Hastayım dünden beri yatıyorum.Sanırım artık bedenim şu ağrı git-gellerine dayanamadı bi de zaten işlerim de tam hallolmuş deil.Yatıorm ben de.İlaç alıorm soğuk algınlığı için.Annemle konuşuyorum diyorki kızım bak o ilaç öle ağrı kesici gibi alınmaz bi sefer iki-üç gün kullanmam lazımmış=)


Yattığım için haliyle sürekli tv açık(zaten bu aralar hafiften bi uyku sorunum olduğu için tv 24 saat açık diebilirim).Az önce dünya kupası başladı.Dünya kupası 2o1o.Güney afrikada.

Aklıma 2oo2deki dünya kupası geldi.O yaz lise 3'e geçmiştim.Tabi malum öss maratonuna girildiği için bizim için yaz tatili kısa sürdü o sene.Erkenden dersane başlamıştı.Yaz.Sıcak.Herkes tatilde.Biz dersanede.Kafamda bi fotoğraf karesi var.Başarfenin penceresinden bakarken.Bizim başarfen ekibi malum.Hoca sınıfta ders anlatıo.Ben her zmnki gibi cam kenarındayım.Zaten camlar büyük büyük ama hafiften siyah.Batmakta olan güneş cama vuruyor hani güneş batmadan evvel son kez bi parıldar da baya bi gözüne vururya insanın işte ondan.Bi an dışarı baktım.Zaten dışarda da kornalar çalıyordu.Tam hatırlamıorm ama o gün Türkiye'nin maçı var olabilir.Yanlış hatırlamıyorsam bikaç kişinin daha dikkati dağılmış olmalı ki hocayla birlikte maçlar hakkında yorum yapılıyor.İçimden geçiriyorum o an 'mille böle dışarda eğlenio coşuo bi de bize bak.Umarım bi sonraki maçlarda rahata ermiş olurum da onları kafam boş boş izlerim' die.Tabiki üstünden çok zmn geçtii için kelime kelime böle olmayabilir ama buna benzer bişeler işte. Hee o an merak ettiğim şey dr. olup olamayacaımdı.Şimdi cevabını veriim oldum.çok şükür.
Ama aradan geçen o 8 sene de çok deiştim ben.İi mi kötü mü bilmiorm ama o zmnki halimden eser yok.(o eski haliiimden eser yok şimdi die mırıldanasım geldi=))). Bi kere o zmki bana sesleniorm cnm sanki dr olduun zmn tüm dileklerin kabul olcakmış gibi geliodu sana ve hatta dr olmayı bırak tıp kazandıın zmn kafan rahatlıcak sanıodun ama şunu bilki yok öle bişe hatta gel sen yol yakınken geri dön=)
Ben daha acımasız, daha sabırsız, tahammülsüz (ki bu özellikleri bana bursa deil tutak kazandırdı çounlukla) ama bi o kadar da dayanamaz ve çabuk duygusallaşan bi bünye haline geldim. Bissürü insan tanıdım tabiki bissürü dost edindim, arada kazıklar yiyip kendime dersler çıkardım, şehir dışında yani ailemden uzakta yaşamayı öğrendim, çok ağladım, çok güldüm... ve işte geldiim nokta.Şu an tutakta mecburi hizmetini yaparak gün sayan, sadece insanlara yardım etmek için dr olmayı seçen ben burdakileri gördükten sonra yavaş yavaş insanlardan nefret etmeye başladım hatta böle dvm ederse mesleimden de ederim die endişe duymaktayım.
Yine de her şeye rağmen mutluyum çok şükrediyorum.He bi de şöle bişe var mesela lisedeyken dr olmak istediimi duyan dr lar falan aman sakın olma derlerdi de ben de kızardım sizin tuzunuz kuru tabi siz olmuşsunuz oh mis gibi bize gelince olma dersiniz die gerçi şimdi onları daha ii anlıorm ama ne demişler bir musibet bin nasihatten iidir=)şaka bi yana tabiki musibet falan gördüüm yok Allah da göstermesin inşallah ama şimdi bana birisi deseki ben de dr olmak istiorm die bi kez daha düşün derim ama sakın olma demem çünkü işe yaramayacaını biliorm=)eer çok ama çok istiosan ol derim=)
Öle işte.bu da dünya kupasını görünce böle bi geçmişi hatırlamamdır.

biterken:pinhani-zmn beklemez

Çarşamba, Haziran 09, 2010

pasaport

Kids işte bu da 'how i couldn't get a passport'un hikayesidir =)


gülüyorum ama aslında dün benim için dumur bi gündü.


Her şey geçen pazartesi pasaport almak için başvurmaya gitmemle başladı.Zaten sağlık müdürlüğünde işim vardı sonra ağrıda hastaneye uğradım ümitle ibrahim var mı die, neyseki ikisi de ordaydı, nöbet listesi hazırlamak için gelmişler.Polis bi tanıdığınız var mı emniyette dedim, hastanenin güvenliği polismiş yardımcı oldu saolsun.Önce aradı neler lazım die işte bi foto bi de vergi dairesine harç yatırmak gerekiomuş ondan sora emniyete gidilcekmiş.Vergi dairesine gittik ümitle, harç parasını yatırdım, fotoğrafı da o gün ağrıda çekilmiştim pasaport için olcak demiştim fotoğrafçıya tmm demişti o da.Sonra emniyete gittik, ümitin arkadaşı olan o polis de yardımcı oldu saolsun parmak izimi aldık sonra pasaport şubeye gittik.Orda dedilerki bugün ayın 31i.yrn.dan itibaren yeni pasaportlar verilmeye başlancak isterseniz yrn alın yenisini almış olurusnuz dediler.İi tmm dedim zaten hastenede dr. olarak çalıştııma dair bir belge de lazımdı(ağrı il sağlık müdürlüğü 8aydır dr. kartlarımzı vermekten aciz olduu için) onu da alırım dedim.Salı günü sabahtan önce hastaneye gittim belgeyi aldım.Sonra emniyete gittim.1haziran olduya bu sefer de yeni bi uygulama çıkmış bilmem ne parası da (önceden emniyete veriliomuş) artık vergi dairesine yatırılacakmış.Tmm dedim.Gittim onu da yatırdım.Sonra tekrar emniyete.Bu sefer de dedilerki bu fotonuzda gözlüklüsünüz.Gözlük olmıcakmış.Ama ben hep gözlüklüyüm dedim.Yok dedi olmaz.Bi de hafif gülmüşsünüz o da olmıcak dedi.Başka bir şey?Yok dediler.Tekrar gittim foto çekildim.Tekrar emniyete.Tabi bu gelip gitmeler sabahtan akşama sürdüü için aralara öğlen tatili giriyor ben de bu öğlen tatillerinin çounda gazetemi alıp öretmen evine gidiyorum, orda tek başıma yemeğimi yiyip, bir şeyler içiyorum.He bi de tmm ağrı o kadar büyük bi yer deil ama bu anlattığım mesafeler de çok yakın deiller birbirlerine.Dolmuşa biniyorum ya da ters bi yöndeyse yürüyorum zmn.la yarışarak.


Neyse en son yine emniyete gittim.Tmm bu sefer.Neyseki kimse pasaport çıkarmak istemiyor, sıra falan yok.Adam pc ye bilgilerimi girmeye başladı.O da ne:nüfusa kayıtlı olduum mahallenin ismi deişmiş.İl:ist. ilçe:üsküdar.Tmm.da mahalle ismi nasıl-neden değişir?

Şaka gibi.Onların sisteminde kayıtlı olanla bendeki kimlikteki bilgiler uyuşmazsa yeni kimlik almak lazımmış.Adam maddeyi bile gösterdi.Ee diyorum burda deiştirebilir miyim.Polis de (yani az önceki adam) ikametgahınız burda mı diyor.Hayır diyorum.O zmn değiştiremezsiniz diyor.Çıkıyorum artık emniyetten.Ertesi gün eve ulaşmak üzere kimliğimi kargoya veriyorum.Babam da perşembe günü evdeki tüm kimlikleri değiştirmek için nüfusa gidiyor.Ama tabiki düşündüğümüz gibi 18 yaşımı çoktan geçtiim için benimkini değiştirmiyorlar.Gel gör ki orda babam öğreniyorki meerse ikametgaha falan gerek yokmuş kimlik değişimi için.Herkes olduğu yerde değiştirebilirmiş.İşte o zmn bilip bilmeden konuşanlara bi daha sinir oluyorum.

Babam kimliğimi bana geri gönderiyor.Dün yani salı günü kimliğimi değiştirdim ki bu sadece 5 dk.sürdü.

Sonra 11.3o da emniyete gittim.Ama o da ne?Hacı adayları pasaport için başvuruya gelmiş.Acaip bir sıra var.Yuh diyorum.İçeriye giriyorum.Kadın polisin dediği (ki ben geçen hft.dan beri kaç defa gittiğim için beni artık tanıyorlar) sabahtan beri çok sıra var, ne zmn. biter bilmiyoruz.Öğleden sora sıra no.su verdiklerimize devam edicez, siz de bekleyin akşama doğru znm kalırsa size dvm edicez diyor.Yani beklesem bile işimin olacaı kesin deil.

Tekrar çıkıyorum.Öğlen tatili rutinim haline gelen öğretmen evine gidiyorum.Bire az bir zmn kala tekrar emniyete gidiyorum.Adam polise durumu tekrar anlatıyorum, ben tutaktan geliyorum, orda dr.um, izin alamıyorum diyorum.Neyse adam bana sıra no.su veriyor.Numaram:19.Sabahtan öğlene kaç kişiye bakmışlar?8.Eet sadece 8.Neyse 4buçuğa kadar bekliyorum.sıra bana geliyor.Belgelerimi veriyorum.Diyorlarki bu foto olmaz.Boyutlarını yeniden değiştirdiler.Yeniden şaka!Ama diyorum siz buna olur demiştiniz.Olurdu ama yeniden deişti diolar.Benim baya bir dumur olduğumu anlıyorlar neyseki.Tmm siz foto çekilin gelin biz bugün halledicez sizin işinizi diyorlar.Bir koşuşturmacayla 3. kez pasaport için fotoğraf çekilmeye gidiyorum.Sonra saat 5i 1o geçe falan tekrar emniyete.Belgelerimi veriyorum.Adam tmm diyor ama kendisi de bıyık altından gülüyor bu sefer bir şey çıkmaz inşallah diyerek.

Sonra otogara gidiyorum.Orda aklıma geliyorki bana emniyette doldurmam için geçen hafta verdikleri formu ben eski kimliğime göre doldurmuştum.Seri no. su ve veriliş yeri eski kimliğime göreydi ve onları değiştirmeyi unuttuğumu farkettim.

Yeter artık lan dedim.

Otobüsü beklemeye koyuldum.17.3o da gelmesi gereken otobüs 19.oo da geldi.Sonra otobüs yolda bozuldu, yaklaşık yarım saat yolda mahsur kaldık.Neyse en sonunda yurda geldim.

Saçımı toplamak isterken elime aldığım iki tokamı da kırdım.

İşte bu da böyle bi günümdü.

Pasaport işi ne olacak bilmiyorum, bosnaya gitmek için verdiğimiz paranın geri iadesi de olmuyormuş.

Bilmiyorum belki de gitmemem lazım.Anlamadım ki ben.

Hayırlısı olsun.



biterken:the stone roses-made of stone