Pazartesi, Mayıs 06, 2013

hı(d)ırellez

heh şimdi hatırladım bak, şu hıdrellezin son saatleri dileklerimi yazılı hale getiriim belki gerçek olur ne dersin=)) Allah'ım sen durumu biliyorsun demek istiyorum aslında ahahah, görüyo musun bak dilek dileme işinde bile tembelliğe kaçasım var, yok yok kesin tatile ihtiyacım var benim.bi de cumartesi günlerini geri istiyorum, en az kardeşlerim gibi(boyları da benzesin lütfen) sevgilim olsun ama huyu suyu iyi olsun olmaz mı, bi de bizim hastaneyi başka bi yere taşıyabilirler mi, tatillerimiz de daha uzun olsun, akşamları sekizlere dokuzlara kadar da çalışmasam çok ii olur, tabi bi de Allah ımm annem babam kardeşlerim hep birlikte sağlıklı huzurlu mutlu olalım. bi de part time çalışıo olsaydım iiydi ya da saat hesabına vurunca asgari ücretten az olan maaşımız da artabilir bence. yani fena olmaz. hem neden olmasın ki di mi ama. ahahsh

biterken: kafamda çingeneler zamanı filminden bi müzik var, uyar mı?!

tatilim geldi!

ve hiç de kısa süreyle gidecek gibi durmuyor.
bi düğn dernek işlerine girdik sorma, erkek kardeşim evleniyor, bi nişanlısı var dosttan uzak olsun tamam da bi kardeşim var ondan beter, yapacak bişe yok, neyse.ben de 'örümcek'oluyorumya sözüm ona, hakkını veriim napiim.
o deil de işe ilk başladığım zmnlarda ki kendisi temmuz olur, milletin dilinde bu cümle tutturmuşlar bi tatilim geldi tatilim geldi, allam bu ne saçma bi cümle diodum ki çok geçmesi gerekmedi anlamam için. başkent kan enerjimi soğurdun resmen çektin aldın, resmen erken yaşta -ki artık çok erken de deil- emekli olmak istiyorum. kabul ve itiraf ediyorum, zengin kocam olaydı, altımda güzel araba, çocuklarımı alıp alışveriş merkezlerinde gün geçirmek istiyorum. sorumluluklarım olmasın, şımarık şımarık dolaniim istiyorum. tabi artık bunlar için çok geç çünk resmen karta kalmaya başladık. leyn o deil de doktor adamı da bunları düşündürür hale getirdinizya bişe demiorm. bi de bi daha kimseden sen fazla geliosun, yaklaşmaktan korkuolar yorumu duymak istemiyorum. bi de varya erkekte olsa çekici olacak tüm özellkler kızlarda itici hale gelio ki onların çoğu da bende he. doktor kız sevilmez, erkek doktor olsun gerisi önemli deil, erkek soğukkanlı 'cool' olsun kız hafiften bi hafifmeşrep olsun, erkek zeki olsun, kız aptal salak olsun( ki bu noktada aslında saf aptal gözüken kızlar da rol yaparak çekici hale getiriyorlar kendilerini ki bu durumda herkesten daha kurnazlar aslında), erkek olgun olsun, kız bi o kadar şımarık, erkeği olmadan yapamaz olsun.tmm arkadaş olsun ben de olurum da bunları hakedecek erkek yok lan, bak yavaştan kibarlığım da elden gidiyor, sinir yapıyorum.
neyse aslında bunlar deildi yazmak istediklerim de. hacı bi de çok bunaldım ben ciddi ciddi. ama unutma her şey için çok şükr tabiki nokta

biterken: beatles- girl


Pazartesi, Mart 05, 2012

ekarte

şu sıralar tam bir ekartasyon hayatı yaşıyorum, tıpkı  'idyopatik' diyebilmek için hastalıkların diğer olası sebeplerini elememiz gibi.
Ne istediğimi bilmiyorum ama neyi istemediğimi çok iyi biliyorum, ilerde kendimi nasıl nerde görmek istiyorum bilmiyorum ama nasıl ve nerde görmek istemediğimi çok iyi biliyorum, şu sıralar neler hoşuma gider tam kestiremiyorum ama neyseki hoşuma gitmeyen şeyleri kestirebiliyorum, kim gerçekten beni anlıyor bilemiyorum ama kimin anlamadığını bilebiliyorum, yapmak istemediklerimi bilmiyorum ama yapmamak istediklerimi bildiğim için bi sorun yaşamıyorum, kimin yanında olmak istiyorum bilmiyorum ama kimin yanında olmak istemediğimi fazlasıyla biliyorum...böylece olumsuz şeyleri çıkarınca istediklerimi,varmak istediğim noktayı, gitmek istediğim yeri, yanında olmak istediklerimi anlıyorum.
-------

yeniden kabuğumu sımsıkı yaptığım için şu sıralar rahatım,kafam yerinde.olaki miniminnacık kabuğumdan böyle farklı bişey içeri girmeye kalksa dengem şaşırmaya başlıyor,dolayısıyla değil kırmak o kabuğumu ufacık bi yerinden çatlatacak herhangi bir şeyi/kişiyi algıladığım an ondan kaçmak/sakınmak muhtemelen benim için en iyisi.evet evet böylesi daha iyi.kesinlikle.ne de olsa hayatıma istediklerimi dahil etmek, istemediklerime de hiç bulaşmamak benim elimde(çok abartı bir şey olmadığı sürece tabiki) 




biterken:multitap-ben

Salı, Şubat 14, 2012

baya gecikmiş bi cvp. olarak=)

Çok yorgunum yani harbi yorgunum ama mutluyum maşallah.en azından normalim tuba, Allah normalden ayırmasın bizi=) yani yorgunluğum fiziki bi yorgunluk olduğu için uyuyunca geçiyor ama işte bazen o kadar yorgun oluyorum ki, uyumakta bile güçlük çekiyorum=)işte ondandır ki bu cvp. Baya bi gecikti, ama içim rahat çünkü sen anlıosun, sorgulamıosun.daha doğrusu içim rahat deil her gün kafamda yapmam gereken şey,hep bi sonraki güne ertelenio.ama en azından şarkıda da dediği gibi:sen anlarsın=))
Şarkılarına tek tek yorum yapmıcam harbiden hepsini sevdim (bilmiyorum artık uzun zmn.dır şarkıya hasret olmamın bunda bi payı var mı bilemem=))), ama en çok ‘ben’i sevdim, hep eğlenceli hem hüzünlü ayrı bi tadı var, gerçi bi-iki defa dinlemiştim önceden ama şimdi ayrı bi sevdim=) madem öle benden de sana bikaç şarkı gelsin=))
1-biliosun hepsi hepsi hayat nasıl olsa benim için her zmn çok anlamlıydı, dinlemekten ne zmn bıkıcam die bekledim ama o an henüz gelmedi, o zmn onunla başlayalım:
http://www.youtube.com/watch?v=U8IHna3l7xE
2-bu şarkı yakın zmn.da fark ettiğim şarkılardan, dinlediğimde harbi ii hissettiriyor:
http://www.youtube.com/watch?v=XcqqCM4RVJM
da beni ilk athena dinlediğim ortaokul yılarına götürüyor, sonra yaptığım hatalardan,pişmanlık duyduklarımdan daha az pişmanlık duymam gerektiğini, geçmişi değiştiremeyeceğimi hatırlatıyor, ii yani:
http://www.youtube.com/watch?v=5UThLVs9TuQ&ob=av2e
4-
http://www.youtube.com/watch?v=erywPdFfORE&ob=av2e
5-aslında bu şarkıyı tutakta keşfettiğim için sevmemem lazım ama seviorm hala:
http://www.youtube.com/watch?v=DAh2LjmMozU
6-Alarmımı bu müzik yaptım, belki daha enerjik kalkarım die=)
http://www.youtube.com/watch?v=E_B97eReAoM
7-ve şimdilik en son olaraka da uyumadan önce birebir:
http://www.youtube.com/watch?v=m24uUzJgfwQ

Sevilen ve özlenen kardeşe sevgiler=)

He bu arada gökselin şarkısına bayıldım resmen, hikaye de kafamda canlandı ama tam hatırlayamadım=)

Çarşamba, Aralık 07, 2011

Ne var bunda?

                                                                                                                                                      artık beni abla saymayan kardeşe=)

Bir yere kargo gönderirken, kargoyu kabul eden görevlinin aslında gayet hesap soran ama aynı zamanda bir o kadar da hiç garip karşılanmayan yani aslında başka zmn olsa çoğu kişinin 'sana ne' diye cevaplayacağı soru karşısında, hele ki bir de içinde duvardaki tabelada kocaman punktolarla yazılı olan 'gönderilmesi yasaklar' listesindeki eşyalardan biriyse paketlediğiniz, işte o an kargonuzun gitmeye onay alabileceği ama aynı zamanda elinizdeki paketin şekline, boyutuna, sallayınca çıkardığı sese uygun makul bir cevap ararkenki yarı suçluluk, yarı yarı yalancılık az biraz da sanki yalan söylesem anlayacaksın düşüncesi ama aynı zamanda acaba suratımdan yalan söylediğim belli oluyor mudur uçuşmalarıyla verilen cevap anındaki duygular- düşünceler gariptir.
-Ne var içinde?
-Süs eşyası.
-Kırılacak mı?
Hayır hayır.(aslında bu ikinci hayır biraz da yalan söylediğim belli olmasın, gayet rahat havalardayım manası taşıyor.)
Aslında alakası yok.Paketin içinde birkaç beyaz altın takım var.Bir arkadaşa gönderiyorum.Ama altın, mücevher gibi değerli eşya göndermek yasak olduğu için, yalan söylemeye mecbur bırakıyorlar.Ama al işte bak gönderdim ne olmuş yani.
Doğrusunu söylemek gerekirse, biraz böyle belli bir standartı olmayan, kişinin insafına kalmış işleri hiç sevmem.
Ben Ağrı'dayken (ahanda resmen cümleye böyle başladım.Tutak'tayken en büyük hayalimdi resmen bu.O zmn.lar hiç gelmicekmiş gibiydi bu an) ilçedeki tek kargo PTT kargoydu ama gayet de memnunduk.Ben zaten kargo göndere-ala görevliyle kanka moduna çoktan geçmiştim.İşte orda bazn benim bile (bile niye bilmiyorum) çok şaşırdığım eşyalara denk geliyordum.Buzdolabı, çamaşır makinesi hatta koşu bandı bile gördüm gönderilecekler arasında.Herhalde onların sahibi ben olsam, bunları hayatta PTT kargo kabul etmez diyip (ama özellikle PTT, sanki diğer özel kargolar parayı bastırınca her şeyi hatta evini bile taşırlarmış gibime geliyor çünkü) hiç teklif bile etmezdim.Neyse de.Ama benim için en bombası bir yaz günü  ilçe PTTsi camına yazılan 'yaz günü, çok aktığı ve koktuğu için peynir göndermeyin' gibilerinden bir yazıydı.Yani demekki yaz dışında peynir gönderilebiliyordu ve akıp-kokmayan diğer yiyecekler her zmn gayet kabul ediliyordu.Büyük şehirlerde olsa, misal Ankara'da sen ne yaparsan yap hiç bir şekilde yiyecek-içecek gönderemezsin.Yani bu ne şimdi?Gönderilebiliyorsa gönderilsin, gönderilemiyorsa da hiç bir yerden gönderilemesin. İşin bizzat o gişedeki memurun insafına kalmış olmasına kılım  ben, memur tipini beğenirse kargonu kabul edecek, sana o an bir şekilde herhangi bir sebeple uyuz olduysa 'üzgünüm,gönderemiyoruz, yasak' diyecek.
Ben devlete bağlı bir kurumun genel müdürlüğüne çok yakın bir yerde oturuyorum(cümle bi saçma sapan oldu,yani evimiz orda). Müdürlük dediğim de minik kampüs gibi bir şey. İçinde kuaförü, kantini zartı zurtu var. Fiyatlar da normale göre daha uygun. Meğerse arada bizim mahalledekiler gidiyormuş, alış-veriş yapmaya, saç kestirmeye falan. Biz de duyduk bunu durur muyuz. Gittik annemle. Hiç bir sorun çıkmadan kimliğimizle içeri girebildik. Başka bir zmn kapıdaki görevli bayan kesinlikle yasak giremezsiniz, sadece bu kurumda çalışanlar ve aileleri girebilir dedi(aslında aileden kastı dıdısının dıdısı ya da bi tanıdık olsa da yeter isim söyleyip de girenler var, hatta bizim bi komşu benim kocam meclis dr.u diyip girdi bilirim=)-allam sanki girenlerin çetelesini tutuyor gibi oldum-), başka zmn başka bir görevli annemin ısrarlarına dayanamayıp tamam şimdi girin ama bir daha olmaz dedi.Hayır yani yasaksa yasak olsun hiç biri içeri almasın ya da hepsi sorun çıkarmadan içeri alsınlar. Bir standart olsun yani. Böyle birilerinin insafına kalınca, sahip olduğu basit, anlamsız bir yetki yüzünden kendini bir şey sananlara minnet etmek gibi bir duruma ne kadar sinir oluyorum anlatamam(bu durum sadece anlattığım olay için geçerli değil tabi,genel bi sinir olma, her işte geçerli olan). Misal gidiyorsun müdürlüğe, bakanlığa, bir şey öğrenmek istiyorsun, kıytırık bir memur bile (yanlış anlaşılmasın kimseyi küçümsemek amacıyla söylemiyorum bunu), artık işin düştüya ona, Allah'ım 1ooo dereden su getiriyor. He bir de söylemeden geçemeyeceğim karşılaştığım durumlarda sorun çıkaranlar genellikle bayanlar. Erkekler her zmn olduğu gibi daha rahat davranoyorlar. Yani kendim de bayan olmama rağmen üzülerek söylüyorum ki, iş hayatındaki bayanlar daha uyuz(zmn zmn ben de dahil olabiliyorum buna=))

ps:küçük kardeş ben bilahare geniş zmn.da şarkılara ayrı bi yorum yazıcam, aklımda=)


biterken:landon pigg-coffee shop

Cumartesi, Ekim 01, 2011

kendime notlar -3-

insan neyi kınarsa/ayıplarsa başına gelir.bak belki unutursun diye bir kez daha söylüyorum: insan neyi kınarsa/ayıplarsa başına gelir.hiç unutmaman için:insan neyi kınarsa/ayıplarsa, o şey başına gelmeden ölmezmiş.
sonuçta:hiçbir şeyi/kişiyi kınama/ayıplama.



biterken: emre altuğ-yani

Perşembe, Eylül 01, 2011

26-27

dün itibariyle 26.yılımı da tamamlamış bulunmaktayım.Geçen sene o iğrenç yerdeki o iğrenç duygu durumu içindeki doğum günümden sonra bu sene aileyle bereber olmak paha biçilemez tabiki.Hayır canım yanlış anlaşılmasın geçen sene kötü olduğu için paha biçilemez değil aileyle olmak yani daha önce arkadaşlarımla çok güzel bi şekilde girmiş olsaydım bile yeni yaşıma yine de her şekilde aile yanı benim için vazgeçilmez olurdu.Bayram arefesi olması sebebiyle yusuf da ankaraya gelebildi sonunda,oh miis maşallah=)
o deilde yaş almak, yaşlanmak böyle bişeymiş demekki.Yani insan ne olduğunu anlamadan sanki daha 20 li yaşımın başındaymış gibi ya da o zamandan pek bi fark yokmuş gibi ama aslında çoktan yirmililerimin ikinci yarısını yaşamaya başladım bile.Dedem -Allah rahmet eylesin- 7o küsür yaşındayken anneme demiştiki 'kızım aynaya hiç bakmasam kendimi resmen 2o yaşımda zannediyorum,hissediyorum.Ama aynaya bi bakıyorum yaşlanmışım aslında.' Canım dedecim.Gerçi O her daim genç hisseden, hep hayat doluydu yani böyle benim gibi içinin pörsüdüğünü hissetmiyormuş demekki.Yok canım bizim de bi şikayetimiz yok zaten çok şükür=))
Bi de şöle de bi durum var,tamam insan kendi yaşlandığını farketmiyor ya da hiç bi şey değişmiyor gibi hissediyor belki ama annem de sanırım beni hala kendimin gördüğü gibi 2o lerin başlarında görüyor.Geçenlerde bi arkadaşımın düğününde giyeceğim elbisenin altına ayakkabılarımın arasından bi tercih yapmaya çalışırken-ama lütfen öle deme bu zor ve kararsız bi durum=))- annemin bi ayakkabım için yaptığı yorum 'bence bunu giyme, bu daha çok 25-3o yaş arasındakilerin giydiği ayakkabıymış gibi,bence diğerini giy' dedi.'annecim ben zaten artık 26sını bitirmiş bulunmaktayım' dediğimde de 'aa doğru' die tepki verdi.Ama gerçi şöyle de bi durum var hani çocukları kaç yaşına gelirse gelsin anneleri onları hep çocuk görürmüşya, sanırım bunun sebebi de bu.
Bak farkındaysan abidik gubidik gayet boş boş konuşmaya devam ediyorum,ders miş sınavmış bahsetmedim bile.Günde 10-12 saat gibi bi randımanla gayet güzel çalışırken ve gayet de istikrarlı ve ii giderken birden pat die kesildi.Yani anlatamıyorum ne olduğunu,garip belki de ama böyle masanın başına oturamıyorum oturup bişeyler okumaya çalışıyorum, sanki kafamın içinde tahta var da okuduklarım ona çarpıp geri gidiyor gibi.Bildiğim şeylere bile yabancı oldum birden bire.Bilmiyorum ne olacak nasıl geçecek.Böyle rahat rahat anlattığıma bakma bende aslında depresif mod çoktan başlamış durumda.Ders çalışamadıkça da sinirleniyorum,sonra da zaten kısır döngüye giriyor insan.
Nese bakalım umarım en kısa zamanda bu döneme atlatabilirim dicem de hadi bakalım hayırlısı.
Şimdiden musmutlu bayramlar=))


biterken:amos lee-better days


edit:3o unda yazdığım yazının daha sonra yaptığım düzenlemeler sonucu tarihi de ileri attı.E bu nasıl düzelecek?