Pazar, Haziran 27, 2010

bosna hersek'ten-2-


dün akşam zaten yorgun olduumuzdan erkenden yattık dolayısıyla sabah kalkmakta da zorlanmadık.Otelde güzel bi kahvaltıdan sonra yola koyulduk.Ama dışarda baya bi yağmur vardı.İlk durağımız 'vrelo bosne'.türkçe anlamı bosna nehrinin kaynağı. Milli park gibi bi yerdi her taraf yemyeşil, her tarafta sular akıyor, kaynaklar çıkıyor.Sonra zaten yağmur başladı birden, bi kafede oturduk bi süre, sonra otobüslere binip seneler önce görmeyi 4 gözle beklediim 'yaşam tüneli'ne gittik.

Yaşam tüneli savaş sırasında şehrin dışıyla şehir arasındaki bağlantıyı sağlayan, gelen yardımları şehir içine ulaştırmayı ya da dağlara gönüllü olarak gidecekleri oraya ulaştırmayı sağlamak amacıyla yapılmış 8oo metre uzunluunda, en geniş yeri bi metre, boyu değişken olmakla birlikte en uzun kısmı 1.6o cm olan bi tünel.Yaşam tüneli demişler çünkü açlık içindeki insanlar evlerine yardım götürebilmek için mecburen burdan geçiyorlarmış, boşnakların gennel olarak uzun olduklarını düşünürsek ve burdan geçerken sırtlarında kilolarca yük olduunu düşünürsek pek de konforlu bi yol deil.Turistlerin görmesi için tünelin bi kısmını açmışlar ufacık bi kısmını.Bi de düzenlemişler.Ama tabi savaş zamanında yapıldıında ne yağmur sularının dışarıya çıkmasını sağlayacak bi mekanızma ne de başka bişe yokmuş.İnsanlar bazen boyunlarınca suyun içinde yürümek zorunda kalıyorlarmış.

Tünel dikkat çekmemek için orda yaşayan birinin evinin altına yapılmış.Evin sahibi 'Şehida Nine'.Şehida Nine evinin altında tünel yapılırken, dikkat çekmesin die evini terketmemiş bile hatta orda çalışanlara ya da tünelden girip çıkanlara ayran-su ikram etmiş sürekli.Sırpların 6 ay (bi rivayete göre de 8 ay) boyunca haberi olmamış tünelden, zaten haberleri olduktan sonra da tünelin yerini tam olarak bilmedikleri ama o civarlarda olduunu bildikleri için sürekli bombardıman altında tutmuşlar oraları.Onların izlerini görmek de mümkün.

2oo5yılında babam bosnaya gidip döndüünde Şehida Nineyle fotosunu gördüümde ilk kez o zmn haberdar olmuştum tünelden de Şehida Nineden de.Duyar duymaz çok etkilenmiştim.İçimden ilk geçirdiim bu teyzeyi ben de görmek istiorm ben de onunla foto çekilmek istiorm olmuştu.Teyze yaşlı olduu için görememekten korkmuştum.Ama gördüm çok şükür=)Fotomu da çekildim.

Şehida Nine yaşından çok daha genç gözüküyordu maşallah. Allah daha da uzun ömürler versin.Zaten onu görür görmez bi fena oldum, çoumuz fena olduk, gözlerimiz yaşardı.Türk olduumuzu söylledik Şehida Nine'ye.Hemen gözleri parladı, ben bi tek Türk'lere dua ettim bi tek onlara dua ediorm hala dedi.Canım benm.

Ordan sonra Uluslararası Sarajevo Üniversitesine gittik.Burası Aliye İzzetbegoviç'in vasiyeti üzerine Türkler tarafından yapılmış zaten rektörü de İTÜden bi Türk prof.O bize bi konuşma yaptı, üniversiteyi tanıttı, sorularımızı yanıtladı.Sonra üniversitenin önünde hep beraber hatıra fotoğrafı çekildik.

Ordan sonra tekrar başçarşıya gittik.Aslında programda dün görmemiz gereken ama hepimiz çok yorgun olduumuz için bugüne ertelenen bikaç yer vardı.Oralara gittik.Yürüyerek yaklaşık bibuçuk saat süren, başçarşının etrafındaki bezirgan, sönmeyen ateş, pazaryeri katliamının olduğu pazar yeri, bi katedral bi tane de sinagog bi de inat evi denilen önceden bi boşnağa ait olan şimdilerde restoran olarak kullanılan yerleri gördük.

İnat evi, Sarajevo'nun ortasından geçen nehrin sağ tarafında.Önceden o ev nehrin sol tarafındaymış.Belediye oraya başka bişey yapmak istemiş.Ama tabi evin sahibi kabul etmemiş.Baya ısrarlar sonucu bi şartla adam kabul etmiş:Evi tamamen aynı bi şekilde nehrin karşı tarafına taşınacakmış.Tuğla tuğla tamamen taşınarak, evin hiçbir şeyi deişmeden ev nehrin karşı tarafına taşınmış.O yüzden de adına İnat Evi (İnat Kuca) demişler.Böylece babamda ve bende fazlasıyla olan inatın Boşnaklar arasında olan genetik bişey olmuş olduunu da gördük.Annem de taa evlendiimizden beri bilseydim ona göre davranırdım dedi=) Gerçi babam da annemdeki inadın da laz inadı olduunu söledi ama öle bişe varmı bilmiorz, en azından lazların inat evi yok=)

Bu minik geziden sonra da zaten otellerimize döndük erkenden.Çünkü yarınki programımızda Ayvaz Dede şenlikleri var ve gideceimiz yer uzak olduu için gece 4te otobüslere binmemiz gerekiyormuş.Hadi bakalım.

Dünkü sebilden sonra bugün de Şehida nineyle foto mu da çekildim ya oh maşallah=)
biterken:cat stevens-cats in the cradle

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ne demişler bakalım