Çarşamba, Haziran 30, 2010

sembollerin savaşı:mostar

sabah 8de otelden çıktık ve mostara doğru yola koyulduk.yol üzerinde bi köprü vardı şimdi adını unuttum daha sonra yazaım-umarım ki-(isimler bize çok yabancı olduu için unutuyorum napiim.bi de kaç gündür resmen bolus tarzda yer gördüm artık kafam karışıyor.hee bu durumdan şikayetçi miyim?kesinlikle hayır=))) köprü yine Osmanlı zmn.ından kalma ama savaş sırasında tamamen yıkılmış, köprüden geriye hiçbir şey kalmamış.şimdi Türkler orayı yeniden restore ediyorlarmış.köprünün dışında etrafın manzarası da görülmeye değerdi her zmn.ki gibi.ordan sonra el işi ahşap oymacılığı yapan bi ev-müzeye gittik.ama her şey her şey ahşaptan.hem yapıp hem satıyorlardı.


işte esas sonra asıl yolculuk başladı:mostara gidiş.yaklaşık 2süren bi otobüs yolculuğundan sonra mostara yaklaşık yarım saat mesafedeki bi köyde durakladık önce:poçiteli.çok sevimli bi yer.yemyeşil aynı zmn.da nehrin de kenarında.poçiteli kalesine çıktık.manzara kesinlikle görülmeye değerdi.bu arada kaleden görünen de yol boyunca gördüğümüz tüm sular daha doğrusu nehirler ve bir tane de yapay baraj gölü mavi değildiler kesinlikle.hepsi zümrüt yeşili renginde.hatta, heralde boşnakların o güzel gözz renklrni de nerden aldıkları anlaşımş oldu dedik.ordan sonra mostara devam ettik.Gorazdeye giderken nasılki etrafta hep sırp bayrakları vardı, mostara giderken de her tarafta hırvat bayrakları vardı.aslında başka bi ülke deil yani hala daha bosna hersek sınırlarındayız ama hırvatların çoğunlukla yaşadıı ya da kendilerince özerklik kurdukları yerlerde kendi bayraklarını asmışlar.Kendi insanlarının simsiyah mezarlarını da çokça görmek mümkündü.


Vee işte Mostar köprüsü.Altında da yemyeşil güzelliğiyle Neretva nehri.Resmen rüya gibi.

Yani burda bulunmak=)Kaç zmn önce gelmeyi istemiştim ve sonunda oldu.Aslında Bosnahersek gezisi tümden benim için öleydi ama Mostar ayrı tabi=)

Savaş sırasında en çok tahrip olan şehirmiş Mostar.Görenlerin dediklerine göre tüm binalar resmen delikli peynir görünümündeymiş.Ona göre çok ii toparlamışlar.Tabi hala daha bazı binalarda savaş izleri görmek mümkün dier şehirlerde olduğu gibi ama anlattıklarına göre az bile gördüklerimiz.
Mostarda bi semboller savaşı olduğunu söylüyor herkes ki bunu gözlemlemek de mümkün.Yüksek minareli müslüman camilerine inat hırvatlar gerçekten estetik açıdan hiç de hoş gözükmeyen kiliseler inşa etmişler.Ben müslüman olduum için beenmedim demiyorum cidden estetik açıdan hiç hoş gözükmeyen şekilde yapılmışlardı.Camilerin minareleri yüksek olduğu ve çou tepede de cami olduğu için hırvatlar pek başarılı olamamışlar camilerden yüksekte bi yere haç dikmeyi ve çareyi malesef tepenin birine çok ama çok uzaktan bile rahatlıkla kocaman gözüken bi haç dikmekte bulmışlar.Zaten artık gerçek mi bilmem ama hikayey göre bu haçtan sonra Aliya İzzetbegoviçi arayıp haçı sormuşlar da o da 'hiç üzülmeyin, onlar ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar. Bizim gökteki hilalimize yetişemezler'şeklide bir yorum yapmış.


Zaten hırvatlarla müslümanlar çok bir arada yaşıyor denemez mostarda.Neretvanın bi yakasında Müslümanlar, karşı yakasında hırvatlar yaşıyor genel olarak.


Bu arada unutmadan söyliim 'most' kelimesi boşnakçada 'köprü'anlamına geliyormuş.





Köprüde bolca fotoğraf çekildikten sonra alışveriş için çarşıyı dolaşmaya başladık.Biraz iç kısımlara doğru yürüdüğümüzde de yol üstünde bi cami gördük.Bu camiye beş sene önce babamla Mustafa amca geldiklerinde minaresine çıkıp şehre kuşbakışı bakmışlar bir de o camiye bakan, civarın temizliğini sağlayan bi teyze varmış o zmnlar.Yaklaştığımızda Mustafa amca babama acaba o teyze ne oldu die sordu babam da bak işte burda seni bekliyor die cvp verdi.Ben de ölesine söyledi sandım ki meerse teyze cidden ordaymış.O kadar tatlı bi teyzeydiki.maşallah diorm tabiki=) Türk oluğumuzu duyunca bu camiyi siz yaptınız diyor.Savaştan sonra tamamen yıkılan cami TİKA işbirliğiyle yeniden inşa edilmiş.Adını sorduğumuzda 'ben Hacı Fatma' diyor teyze.Fotoğraf çekilmek istiyoruz hemen kabul ediyor hatta poz vermeye hazırlanıp üstünü başını düzeltiyor.Bunu Türkiye'de gösterin diyor.Bi de ben küçükken öldüğü için hiç göremediğim babaanneme benziyormuş teyze.Yani düşünsenize babam bile öyle söylediğine göre, kendi annesine benzettiğine göre cidden benziyor demekki.Ben de babaanneme benzediğime göre teyzeye de benzemiş oldum=) Sonra teyze bize minareyi açtı ve en tepesine kadar çıktık.Şehri kuşbakışı görme şansını da yakalamış olduk böylece=)

Biraz daha gezdikten sonra zaten akşam oldu, Mostar köprüsünü akşam ışıklandırılmış haliyle gördük ki bu hali de kesinlikle ayrı bi güzeldi.Ve biz Sarajevo'ya dönmek için otobüslerimize bindik.

biterken:Noir Desir&Manu Chao-Le Vent Nous portera

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ne demişler bakalım