Pazar, Mayıs 30, 2010

bi hafta önce bu saatlerde izmirden ankaraya dönüyordum.
son iki haftam tam anlamıyla yollarda geçti.
tus için ankaraya gitmeden önce hastaneye çekilmiştim zaten.ama orda başlayışımı yapmadan hemen ankaraya gittim.döndüğümde hastanede başladım.26nisandan beri hastanedeyim.nöbetler benim için çok stresli geçiyor.nese bakalm.
9mayısta nöbetim vardı.nöbetten çıktım pazartesi günü hemen ankaraya gittim.cumaya kadar ankarada kaldım.cuma akşamı tekrar tutak'a geldim.cumartesi yani 15inde nöbetçiydim.pazar günü nöbetten çıktım.eşyalarımı toparladım ve ankaraya gittim yeniden.yani bi günlük nöbet için gelmiş oldm.pazar akşamı eve vardım ama uçak çok fenaydı.zaten normalde uçağa karşı hafif bi tırsaklığım hep vardı şimdi iice artmış durumda.neyse.pazaar akşamı evdeydim.pazartesi günü istanbula gittim.esraya.çarşamba sabahı 6.45uçağıyla izmire gittik.ordan da çeşmeye.pazar gününe kadar çeşmedeydik.ufak bi ayrıntı:hava çok kötüydü.bir günün dışında genelde güneşsiz ve yağmurluydu.dolayısıyla deniz-güneş olayından hemen hemen hiç yararlanamadık.
pazar günü çeşmeden izmire geçtik.orda da biraz dolandıktan sora esralar uçakla ist.e döndüler ben de tek başıma binmeye tırstıım için ankaraya gitmek için otobüse bindim.işte bu da tam bi hafta öncesine denk geliyor.
perşembeye kadar ankaradaydım.perşembe günü buraya döndüm.cuma nöbetçiydim.
öle.yani yaklaşık iki haftada baya bi yol katettim.nerdeyse en doudan en batıya gitmiş oldum.
he bu dönemde ne oldu.tus açıklandı.puanim ii deildi ama ank.da aile hekimlikleri falan oluor gibiydi olmadı, puanlar baya yükseldi.bilmiorm ne yapacaımı.
burdan çok bunalmış durumdayım.şafak sayar gibi gün sayıyorum.ama dediklerinini aksine sayılı gün çabuk geçmiyor hatta daha zor geçiyormuş bunu anladım.
burdan iice nefret ettim.
artık bavul hazırlamak istenmiyorum.yoruldum.insanlardan,tutaktan nefret etmeye başladım.hatta böle devame ederse mesleğimden de soğuyacaımdan korkuorm.
az kaldı inşallah.
öle yani.

biterken:zeynep casalini-nilüfer

Cumartesi, Mayıs 01, 2010

Ali Saati

Ali saati yaptık tam yirmi gün.ve evet itiraf ediyorum (neden bilmiyorum ama)tüm ali saatlerine de katıldım.çünkü öyle bi ruh halinde oluyorki insan, yararı olabileceğini düşündüğü ya da yararlı olduğu söylenen herşeyi yapıyor.çoğu kişi gibi ben de tüm aktivitelere katıldım.koskoca salonda, katılmayanları çıkarırsak yaklaşık 6oo kişiyle beraber, ışıklar kapalı, gözler kapalı, herkes hafifçe öne kaykılmış, boyunlar bi yana eğilmiş, yaklaşık 3dk süren müzik eşliğinde hayal kuruyorsun.
Aslında bu ali saatinin bi çıkış hikayesi de var, bize de anlattı sami hoca uzun uzun ama şu an tam hatırlayamıyorum hikayeyi.
İlk günlerde hayal kuramadım.evet evet resmen hayal kuramadım! Hayalim yoktuki, ne isteyebileceğimi bilmiyordum.yani atıyorum hani tus kampındayızya hepimiz kazanmak istiyoruzya işte mesela çok ii puan aldım istediğim herhangi bi yeri tercih edebildiğimi düşünsem bile mutlu olmuyordum ki kaldıki artık bilmiorm ne istediğimi ya da istemediğimi.neyse sonraki günlerde bişeyler hayal etmeye başladım ya da bişeyleri yaptığımı, elde ettiğimi düşünürken buldum kendimi ama sonra fark ettimki bu ali saati amacından çok uzaklaşarak beni mutsuz ediyordu.çünkü istediğim o şeyleri bu yaz gerçekleştiremicektim belki de hiçbir zmn.işte bunu düşünmek iice üzdü beni.

Ama ne zmn bu müziği duysam (ya da wavin flag’i) aklıma ister istemez gelecek sanırım tus kampı, bazı yüzler, ali saati…

O zmn biterken de;


The Spotnicks - Johnny Guitar 1962