Çarşamba, Aralık 30, 2009

tıp örencisi olmak...

Bu öyle bir şey ki hem doyuma ulaşmak hem hayata doyamamak.Öğrendiklerinle vay be diye şaşırıp, gaza gelip tamam iyi bi doktor olcam diyip insanlara maksimum yardım şansına sahip olarak doyuma ulaşmak ama aynı zamanda hayata, gençliğine (belki de ilerde ailene)doyamamak.
Hele ki küçük yaşlardan beri bunun hayaliyle yaşıyorsanız tıp fakültesini kazandığınız andan itibaren içinizde bir sevinç yumağının birikmesi tıp öğrencisi olmak.Ama aynı zamanda okul başlayıp da 250 kişilik bir amfiye derse girince 'benim hayallerim bu değildi' demek.Daha 1. sınıfta çok gaz olupta 'ben farklı olcam.iyi bir doktor olcam çok çalışcam'diye bir gazla başlayıp; tıpla alakasız derslerle başlayan, hocaların iptidai yöntemlerle ders anlatmasıyla ve sanki daha 18inizdeyken herkes sizi bulunuğunuz o yerden soğutmaya çalışıyormuş gibi olan her olayla devam eden furyayla bu gazın kısa sürmesiyle 'tamam ya ben derslerimi geçiyim yeter' diye düşündürüp tüm heveslerinizi kursağınızda bırakan bir olay. Daha sonraki yıllarda da (2. ve 3. sınıf)aynı şekilde bir dünya dersle uğraşıp daha sonra sınav zamanı 1 haftada 9 sınava girip*(haftada derken 5 iş gününü kastediyorum) tüm yaşam şevkinizin bir anda sönmesine sebep olan ama sınav olmadığı zamanlarda diğer fakültedekiler kadar olmasada mutlu olunan bir durum.Ama bir de havalar güzelleşip herkes çimlere yayılırken, senin ders çalışma zorunluluğun olup 'havalar kötüleşsin' diye iç geçirten durum.Hele şenlik zamanları herkes coşup eğlenirken sadece tıp fakültesindekilerin sınavlarının sanki başka gün yokmuş gibi senede bir olan bu 4güne koyulması takdire şayan bir durum elbette. 'Tamam en azından benim ne olacağım belli' diye pollyanavari bir düşünceyle iç rahatlatmaya çalışırken tus faktörü araya girdimi iyice iç bunaltan durum.Tabi fakültedeki bu zaman kadar geçen süre içinde fotokopide geçen zamanı hesaplayamıyorum bile.
Artık hastaneye gelinip önlük iyice vücuda oturunca kliniklere başlayıpta biraz daha doktor olmanın zevkini tadınca 'sanırım doğru yerdeyim' diye düşündüren, hastanede giderken birinin sizi dr.hanım/bey diye durdurup bir yer sormasıyla ve o insana o yardımı etmenin bile verdiği mutlulukla tekrardan 'iyiki burdayım'dedirten olay.
Tabi bide kendine/sevdiklerine gördüğün/okuduğun her hastalığı yapıştırma durumu varki en kötüsü de bu, insanı paronayak yapıyor.Ya da içtiğin kahveler yüzünden gastrit olmak, uykusuz geçen geceler sonunda ruh gibi dolaşmak tıp öğrencisi olmak.Sonra sınavda (sözlüde) malign bi hocaya düşüp tüm iyi niyetlerinin, çalışmalarının, uykusuz kaldığın gecelerin, yorgunlukların heba olup yaz okuluna kalmak tıp öğrencsi olmak.
Kısaca, dahiliye staj sınavından bir gün önce bunları yazmak, bu kadar karamsar olmak ama yine de 'iyiki burdayım'diye düşünüp, şükredip, mutlu olup, içinde ümit beslemek geleceğe dair.-fzt-(04.04.2007)


daha önceden de muayene için gelen ve biraz muhabbet ettiğim lise öğrencilerinden biri elinde sevkiyle yine gelmişti.Şikayetini sordum 'hocam aslında benim bi şikayetim yok ben sizi ziyarete geldim' diyince gülümsedim bi an, hoşuma gitti demekki dedim artk beni iice kabulleniyorlar (aslında bilemedim bu ii mi kötü mü:)).lise son sınıf öğrencisiydi, önceden de konuşmuştuk tıp istiyormuş .Onu duyunca yıllar önceki bu yazı geldi aklıma.Acaba o zmndan bu zmna kadar geçen süre kadar bi süre daha geçtiğinde nerelerde, şu an için bilmediğim hangi yabancılarla olucam?


biterken:nancy sinatra-bang bang

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ne demişler bakalım